Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde, Osmanlı döneminde gurbete giden eşlerine özlem ve hasret dizeleri yazan kadınların sözleri, Mani Yolunda sergileniyor. Bu duygusal ve tarihi yolu görmek ve manileri okumak için yerli ve yabancı binlerce turist Kemaliye'ye akın ediyor.
Tabiat güzelliğiyle Doğu’nun cennete açılan kapısı olarak nitelendirilen, eski adıyla Eğin, yeni adıyla Kemaliye, özellikle yaz aylarında binlerce turiste ev sahipliği yapıyor. Kemaliye ilçe merkezinin üst tarafında bulunan Mani Yolu, kadınların özlem ve hasretini dile getiriyor. Osmanlı döneminde ilçenin erkeklerinin büyük bir bölümünün İstanbul’a gurbete gitmesi üzerine kadınların yazdığı özlem ve hasret dizeleri, bu yolda direklere asılmış olarak sergileniyor.
Kemaliye Belediyesi Kültür Turizm Komitesinden yetkililer, Mani Yolu’nu görmek için çok sayıda turistin geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandılar:
“Kemaliye, eski adı Eğin olduğu zamanlardan günümüze kadar gelmiş olan özlem, hasret kokan maniler. Osmanlı döneminde ülke genelinde ruhsatlı kasap olarak adlandırılan Eğinli kasaplar, bu zaruretten dolayı ülke genelinde kesimler için memleketlerinde yavuklularını, çocuklarını, annelerini, nişanlılarını bırakıp giderlermiş. Uzun soluklu gidişlerinin ardından köylerinde yalnız kalan kadınlar da artlarından maniler yazıp yollarlarmış gurbete. ‘Ölür isem örtmeyesiniz yüzümü. Hasretim var yummam gözümü. Kabrime bir pencere koyun ki. Yârim gelirse göreyim yüzünü’ diyen kadınlarımız, bu manilerle dertlerini, hasretlerini dillendirmişler. Biz de onların torunları olarak manilerimizi ilçemizin üst tarafına direklere astık. Neden bu maniler Eğinlilerin baş tacıdır mantığıyla buraya bir yol yapıldı. Burası Mani Yolu olarak tasarlandı. Manilerin karşısına da bizim kültürel kimliğimiz için çok önemli olan dut ağaçları dikildi. Ve burası çok duygulu Mani yolu oldu. Türkiye’nin her yerinden turistler gelip bu yolu geziyorlar.”
Kemaliye, tarih ve kültür kokan sokakları, doğal güzellikleri ve duygusal mirası ile ziyaretçilerini bekliyor. Mani Yolu, kadınların yüzyıllar öncesinden kalan özlemlerini ve hasretlerini günümüze taşıyarak, misafirlere derin bir kültürel deneyim sunuyor.