Erzurum’da her Ramazan Bayramında ziyaretçi akınına uğrayan önündeki gizemli yolu ve efsaneleriyle meşhur olan Abdurrahman Gazi Türbesi bu yıl boş kaldı. Kapanmadan dolayı ziyaretçi alınmayan türbe son yıllardaki en sakin bayramlarından birisini yaşıyor.

Erzurumluların manevi değeri olan kentte en fazla ilgi gören tarihi mekanların başında gelen Abdurrahman Gazi Türbesinde bu bayram sessizlik hüküm sürüyor. Türbe kent merkezinin 2,5 kilometre güneydoğusunda Palandöken Dağı’nın eteklerinde bulunuyor. Sahabe olarak tanınan Abdurrahman Gazi aynı zamanda son peygamber Hz. Muhammed’in sancaktarlığını da yaptığına inanılıyor. Bir tekke zaviye ile birlikte 16’ncı yüzyıldan bu yana ziyaret edilen türbe, 1796 yılında Erzurum Valisi Yusuf Ziya Paşa’nın eşi Ayşe Hanım tarafından yaptırılırken, yanına bir de cami ilave edildiği görülüyor. Türbenin giriş kapısı üzerinde bulunan 1796 tarihli kitabe, Hattat Salim tarafından yazılırken türbe içerisinde 4.85 metre boyunda Abdurrahman Gazi Hazretleri’nin makamı bulunuyor.

Abdurrahman Gazi Türbesi Erzurumlular tarafından hemen hemen her gün yoğun ziyaretçi akınına uğrarken. Özellikle Ramazan’da ve bayramlarda oldukça fazla ilgi görüyor. Fakat bu yıl korona virüsü nedeniyle ülke genelinde uygulanan kapanmadan dolayı türbe sessizliğini koruyor.

Türbe ayrıca en çok efsaneleriyle tanınıyor. Efsaneye göre, Hazreti Peygamber’in İslam Orduları Erzurum’u fethederken, Sancaktarı Abdurrahman Gazi’nin kellesi bir düşman kılıcı ile koparılır ve yere düşer. Kellesini koltuğuna alan Abdurrahman Gazi elinde bulunan İslam’ın Sancağı’nı Palandöken’in en yüce noktasına dikmek üzere dağ yokuşunda koşmaya başlar. Kellesi koltuğunda, sancağı elinde olan Abdurrahman Gazi Palandöken Dağındaki ‘Şığvaler’ mevkine gelince dağda bulunan çobanlar evvela dona kalırlar, sonra biri dayanamayıp: “ Bakın şuraya, askerin kellesi koltuğunda dağa doğru koşuyor” diye bağırmaya başlar. Abdurrahman Gazi ise bunu duyunca olduğu yere düşer kalır.

Palandöken’in Şığvaler tepesi denilen Sultan Sekisi yamaçlarında ruhunu teslim ederken ona kavuşmaya çalışan kardeşi de Türbe Deresinde aynı anda şehadete erişir. Her iki kardeş Erzurum halkı tarafından ruhlarını teslim ettikleri yerde defnedilir. O tarihten sonra da Abdurrahman Gazi’nin kabri Erzurum için büyük bir ziyaret merkezi olur.

Diğer bir efsanede ise kente eskiden gelen memurlar Abdurrahman Gazi Türbesini ziyaret ederseler bir daha yolları Erzurum’a düşmüyor. Ziyaret etmeyip giden memurların ise tekrar bir gün Erzurum’a geri geliyorlar. Bu efsane yıllar sonra Erzurum’a gelip türbeyi ziyaret etmeyen herkesin bir gün yine Erzurum’a geri geleceğine dönüşüyor.

Ayrıca türbenin yamacında bulunan yol ise yıllardır gizemli yol olarak anılıyor. Yokuşu çıkmak isteyen araçlar kontak kapatıp araçlarını boşa alınca araç kendiliğinden yokuşu tırmanmaya başlıyor. Kimilerine göre fizik kurallarına aykırı olan bu durum göz yanılması olurken kimilerine göre ise türbenin maneviyatına bağlanılıyor.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Araştırmacı- Yazar Abdurrahman Zeynal, Abdurrahman Gazi’nin Erzurum adına çok önemli bir yerde olduğunu ifade ederek, “Bilinen en büyük efsane Abdurrahman Gazinin kellesini taşımasıdır. Savaşta kellesini kaybeden Abdurrahman Gazi onu eline alıp dağa tırmanmaya başlıyor. Çoban görüyor ve bağırıyor. Sonrasında tılsım bozuluyor ve Abdurrahman Gazi orada şehit oluyor. Mezarı buraya yapılıyor. Erzurum’un tarihi tapusu böyle tecelli ediliyor. O günden sonra Erzurum Müslümanların elinde kalıyor.” dedi.

Zeynal, ayrıca coğrafyaların vatan olması için efsanelere ve hikayelere ihtiyacı olduğunu belirterek, “Bir şehrin bir coğrafyanın vatan olabilmesi için o bölgeyle ilgili efsanelerin olması lazım, o şehirle ilgili masalların, hikayelerin ve yaşanmışlıkların olması lazım. Diğer bir efsaneye göre kente eskiden gelen memurlar Abdurahman Gazi Türbesini ziyaret ederseler bir daha yolları Erzurum’a düşmüyor. Ziyaret etmeyip giden memurların ise tekrar bir gün Erzurum’a geri geliyorlar. Bu efsane yıllar sonra Erzurum’a gelip türbeyi ziyaret etmeyen herkesin bir gün yine Erzurum’a geri geleceğine dönüşüyor. Bu kulaktan kulağa fısıldanan rivayetler bize böyle bir geleneği hatırlatıyor“ dedi.