Gelişen teknoloji karşısında tarihi su değirmenlerinin kapılarına bir bir kilit vurulurken Bartın’ın Konak köyündeki su değirmeni ise bir asırdan fazladır köylüler tarafından nöbetleşe çalıştırılarak hizmet veriyor.

Geçmişte tahılların öğütülmesi için yaygın olarak kullanılan su değirmenlerine teknolojinin gelişmesiyle birlikte duyulan ihtiyaç giderek azalıyor. Talebin azalması karşısında asırlık su değirmenlerinin kapılarına bir bir kilit vurulurken Bartın’ın Konak köyündeki su değirmeni bir asırdan fazladır köylüler tarafından nöbet sistemi ile çalıştırılıp yaşatılıyor. Buğdaydan arpaya, yulaftan mısıra kadar suyun gücüyle dönen değirmen taşlarında öğütülen tarım ürünleri ise sofraları süsleyen yiyeceklere ayrı bir lezzet katıyor.

Kuşaktan kuşağa adeta bir miras gibi aktarılan tarihi su değirmeninin aralıksız çalıştırılması için köyde yaşayan her haneye yılda en az bir kez nöbet sırası geliyor. Nöbet sırası gelen hane sakinleri bir ay boyunca sabahın ilk ışıklarıyla açtıkları değirmende günün geç saatlerine kadar hizmet sunuyor.

Bir asırdır sudan aldığı güçle çalışan tarihi değirmenin bakımı köylüler tarafından gerçekleştirilirken değirmenin arıza yapması durumunda onarım çalışmaları da yine köylüler tarafından el birliğince yapılıyor.

Tarihi su değirmenini atalarından kalan değerli bir miras olarak gören köylülerin en büyük arzusu ise değirmenin gelecek kuşaklar tarafından da çalıştırılarak yaşatılması.

Değirmende her ay köyden bir hanenin nöbet tuttuğunu ve bu şekilde gelen vatandaşlara hizmet verildiğini söyleyen Selahattin Korkut, “Değirmen dedemizden bize kalma, dedemizden babamıza babamızdan da bize intikal etti. Bizde değirmeni çalıştırmaya devam ediyoruz. Yöremiz faydalanıyor burada. Bu yörede de kalmadı zaten. İki tane kaldı. Bir Kumluca merkezde kaldı birde bizde kaldı. Bu şekilde devam ettirmeye çalışıyoruz. İnşallah bizden sonraki gelenlerde devam ettirir diyeyim. Mahallemize ait olan bir değirmen bu. Her ay bir değişim sistemiyle her ay bir hane bekliyor. Bu şekilde vatandaşların işini görüyoruz. Bu şekilde vatandaşların işini görüyoruz. Ununu, buğdayını, yemini yapmaya çalışıyoruz burada. Arızasını filan kendimiz yapıyoruz. Suyla çalışan bir değirmen. Her şeyi organik. Çokta güzel çalışıyor. Şu anda sonbahar mevsiminde kışa girerken vatandaşlar ihtiyaçlarını karşılıyorlar” dedi.

Değirmende bir ay kendisinin nöbet tutacağını söyleyen Hüseyin Korkut, “Benim yaşıma göre ben 70 yıldır biliyorum yani buranın yapılmasını. Daha evveliyatı da daha eski yani. Dedelerimizden doğru geliyor. Mısır, buğday, yulaf, arpa artık ne gelirse ne öğütülüyorsa. Getiren olursa pirinç unu bile çıkartıyoruz yani. Ben mesela bir ay bekleyeceğim şimdi. Amcadan ben aldım sonra öbür amca gelecek. Nöbetleşe bekliyoruz. Senede bir sefer veya iki sefer gelir üç sefer gelir. Hak almıyoruz eskiden dedelerden gelen bir mucur var. Bir ölçeğimiz var bizim küçük iki teneke de bir veya bir tenekede bir ölçek ile alıyoruz yani” şeklinde konuştu.

Çocuklarının da tarihi değirmene çok büyük merak duyduğunu anlatan Kayhan Korkut ise, “Biz vatandaş olarak tarlamızda, bağımızda bahçemizde yetişen mısır olsun, buğday olsun, arpa olsun, yulaf olsun onları getiriyoruz. Mısırları getiriyoruz onları yem yaptırıyoruz. Hayvanlara yem yaptırıyoruz veya civcivler için yem yaptırıyoruz. Ben sürekli yetişen ürünlerimi getiriyorum buraya gayet de güzel yapılıyor. Kızımda çok meraklı değirmene gelmeye. Israrla bana söylüyor bizde ürünlerimizi alıp geliyoruz buraya. Bu şekilde tarihi çok eski bir değirmen. Yaşatıyorlar, yaşatmaya çalışıyorlar inşallah gelecek nesillere de aktarılacaktır” ifadelerinde bulundu.