Mersin Barosu avukatlarından Hibe Gökalp, dolandırıcılık suçunun teknik olarak niteliği itibari ile kasten işlenebilen bir suç olduğunu belirterek, "Bu kapsamda dolandırıcılık suçunun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Savcılık makamı, dolandırıcılık suçunun meydana geldiğini öğrendiğinde, şikayete gerek olmaksızın soruşturmaya başlayacaktır” dedi.

Gökapl, iş hayatındaki dolandırıcılık ve bilişim dolandırıcılığı ile ilgili bilgiler verdi. Dolandırıcılık suçunun teknik olarak niteliği itibari ile kasten işlenebilen suç tiplerinden olduğunu vurgulayan Gökalp, “Dolandırıcılık suçu uygulamada birçok farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte her bir somut örneğe esas teşkil eden üç şartın bir arada bulunması, dolandırıcılık suçunu meydana getirmektedir. Fail tarafından hileli hareketler icra edilmelidir. Fiili işleyen kişi tarafından yapılan hileli hareketler, mağduru aldatmış olmalıdır. Mağdurun veya başkasının zararına, kendisi veya başkası yararına haksız bir fayda elde edilmelidir. Dolandırıcılık suçu teknik olarak niteliği itibariyle yalnızca kasten işlenebilen suç tiplerindendir. Bu kapsamda dolandırıcılık suçunun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte dolandırıcılık suçu kural olarak takibi şikayete tabi suçlardan değildir. Daha farklı bir ifade ile savcılık makamı, dolandırıcılık suçunun meydana geldiğini öğrendiğinde, şikayete gerek olmaksızın soruşturmaya başlayacaktır” ifadelerini kullandı.

İş hayatında dolandırıcılık

İş hayatında dolandırıcılık fiilinde hileli davranışların doğru saptanması gerektiğine dikkat çeken Gökalp, “İş hayatında, bu suçun en yaygın biçimi TCK’nın 158/h hükmünde görüldüğü üzere, ticari faaliyet sırasında gerçekleşen dolandırıcılık görülmektedir. Uygulamada hangi durumlarda normal ticari faaliyetten söz edilecektir ve hangi durumda ticari dolandırıcılıktan söz edilecektir? Borcunu ödeyememiş her tacir bu kapsamda mı ele alınacaktır? Burada önemli unsur hileli davranışlar ile mağdurun yanıltılmış olmasıdır. Sıklıkla hileli davranışların açık görülemediği durumlarda, ilişkinin akdi/ticari bir ihtilaf olarak görülüp savcılıklarca takipsizlik kararı verilebildiği görülmektedir. Bu noktada, hileli davranışların doğru saptanması önemlidir. Bir kimsenin kendisi ve firması ile ilgili hakikate aykırı bilgiler vererek kendisi veya üçüncü bir kimse lehine yarar sağlaması, nitelikli dolandırıcılıktır” diye konuştu.

Bilişim dolandırıcılığı

Son zamanlarda yaygınlaşan bilişim dolandırıcılığı ile ilgili de bilgiler veren Gökalp, şöyle devam etti; "Suçun, günümüzce sıkça rastlanan bir biçimi de bilişim dolandırıcılığıdır. Nitelikli dolandırıcılık suçunun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi, genellikle para transfer kayıtlarından takip edilerek izi sürülerek saptanabilen bir suçtur. Yasa hükmünde sayılan nitelikli hallerin her bir bendi için uygulamayı gösterir çok sayıda içtihat mevcuttur. Yasa hükmü, suçun nitelikli halinde ceza alt sınırını 2 yıl, üst sınırı ise 7 yıl olarak belirlemiştir. Bilhassa nitelikli dolandırıcılık, yasanın kazuistik sistematik ile tanımladığı, tüm nitelikli hallerin tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde belirlediği bir suçtur. Suçun takibi şikayete bağlı olmadığından, mağdurun zararı karşılandığı hallerde dahi kamu adına kovuşturmaya devam edilmekte ve yeterli delile ulaşılması halinde kamu davası açılmaktadır.”