MERSİN (İHA) – MESİAD Başkanı Hasan Engin, korona virüsün dünya ekonomisinde de büyük tahribatlara neden olduğunu belirterek, “Dünya ekonomisi, en büyük buhranlarından biriyle karşı karşıya kaldı. Türkiye ekonomisinde de taşlar yerinden oynadı. Ülke olarak acilen ekonomik önlem stratejisi geliştirmemiz gerekiyor” dedi.

Mersin Sanayici ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin, bir açıklama yaparak, dünyada hızla yayılan korona virüsün ekonomiye etkilerini değerlendirdi. Korona virüsün (Covid-19) dünyada hızla yayıldığına, on binlerce kişiye pozitif tanı konulduğuna, virüsün milyonlarca taşıyıcıya ulaştığına işaret eden Engin, bugün birçok ülkenin sınırlarını kapattığını ve milyonlarca insana karantina uyguladığını kaydetti. İlk Çin’de tespit edilen virüsün, Güney Kore, İran ve İtalya gibi ülkelerde ağır tahribatlara neden olduğunu ifade eden Engin, virüsün Türkiye’ye geldiğinin altını çizdi.

“Dünya ekonomisi, en büyük buhranlarından biriyle karşı karşıya”

“Korona virüsü ile dünya ekonomisi en büyük buhranlarından biriyle karşı karşıya kaldı” diyen Engin, virüsün dünya ekonomisi üzerinde büyük tahribatlara neden olduğunu vurguladı. Dünya ekonomik büyümesinin lokomotifi olan Çin’in büyümesinin yavaşlaması ve sanayi üretiminde ciddi bir düşüşün yaşanmasının, birçok ülkenin ekonomisinde yeni problemler doğurduğuna dikkat çeken Engin, “Salgının yayılmaya devam etmesinin küresel ekonomiye etkisinin beklenenin üstünde olabileceğine dair endişeler giderek artarken, ABD başta olmak üzere piyasalarda sert çöküşler yaşanmaya devam ediyor. Küresel ekonomide yavaşlama ve durgunluk, beraberinde enflasyon ile işsizliğin artmasına sebep olabilecek ve global piyasalarda resesyon riskini artıracaktır. Küresel ticaretin önemli bir bölümünü oluşturan Çin ekonomisinde yaşanan yavaşlama ve üretim düşüşü, Çin’den ithalat gerçekleştiren ülkelerde ciddi ekonomik problemler oluşturacaktır” dedi.

“Türkiye ekonomisinde de taşlar yerinden oynadı”

Virüsün, ekonomik tahribatının Türkiye’de de etkisini göstermeye başladığını vurgulayan Engin, “Korona virüs ile beraber Türkiye ekonomisinde de taşlar yerinden oynadı. Virüs nedeniyle birçok şirket ticari faaliyetlerini askıya almak zorunda kaldı. Yılın ilk iki ayında ihracat ve ithalat önemli ölçüde düştü. Türkiye Çin’den ithal girdi kullanan ülkeler arasındadır. Bu girdilerin tedarikinde bir sorun yaşanması halinde zaten sınırlı olan üretimimiz daha da düşecektir. Dünya ekonomisinin yavaşlamasıyla beraber ihracatımız da düşecektir. Üretim süreçleri ve ihracat düşüklüğü nedeniyle finansal piyasalar da olumsuz etkilenmektedir. Önümüzdeki günler finansal piyasalarda dalgalanmaların daha belirgin olduğu bir dönem olacaktır. Çin ile yaklaşık 22 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunan Türkiye’de salgın tehdidi ülke ekonomimiz üzerinde olumsuz etki oluşturacaktır. İran ve Irak sınırının kapatılması ile yaklaşık 17 milyar dolarlık ticaret de tehlikeye girmiştir” ifadelerini kullandı.

Korona virüs tehdidinin uzun sürmesi halinde Türkiye’de pek çok sektörün üretiminin düşeceğine işaret eden Engin, yıllık 35 milyar dolarlık geliriyle cari açığın düşmesine en büyük katkıyı sağlayan turizm sektörünün ise en fazla etkilenen sektörlerin başında geleceğini kaydetti. Engin, ulaşım, gıda ve hizmet sektörü de olumsuz gelişmelerden payını alacak sektörler olduğunu dile getirdi.

“Acilen ekonomik önlem stratejisi geliştirmeliyiz”

Türkiye’nin, korona virüs ile mücadelede olduğu gibi ekonomik etkileri ile mücadelede de ulusal ölçekli stratejiler geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken Engin, şöyle devam etti:

“ABD ekonomisine tampon oluşturmaya çalışan politika yapıcılar, ülke tahribatını azaltacak ekonomik tedbirler alarak FED faizini sürpriz bir şekilde yüzde 0’a çekti ve piyasaya 700 milyar dolar karşılıksız para sürdü. Ülke olarak bizim de acilen ekonomik önlem stratejisi geliştirmemiz gerekmektedir. Üretim ve istihdamın sekteye uğramaması için iş gücü piyasasının korunması gerekir. Virüsten olumsuz etkilenen sektörlere de destek ve önlem uygulanmalıdır. Ülke ekonomisinin bekası ve işletmelerin ayakta kalmaları için merkez bankaları faiz indirimine giderek, ödeme kolaylıkları sağlamalıdır. Aksi halde yaşanması muhtemel iflaslar adeta domino etkisiyle ekonomimizde zorluklara sebep olabilecektir.”

“Stoklama yapmanın faturası, ülkemize enflasyon olarak yansır”

Virüs nedeniyle aşırı artan fiyatlara ve tüketim patlamasına da değinen Engin, “Ülkemizde vatandaşlar tedbir amaçlı gıda ve hijyen ürünlerine yöneldi. Spekülatörler fırsattan istifade ederek hijyen malzemelerinden olan kolonya, maske, eldiven, sıvı sabun, kağıt havlu, ıslak mendil gibi ürünlere yüzde 100’ü aşkın zam yaptı. Temel tüketim mallarında da durum farksız. Zamlarda talep artışının payı büyük. Nitekim gıda ve hijyen ürünleri tedarikinde tüketicinin endişelenmesine gerek yoktur. Ülkemizde yeteri kadar gıda ve hijyen ürünleri stoku bulunmaktadır. Market alışverişlerinde ihtiyaçtan fazla alarak stoklama yapmak, kriz fırsatçılarının istediği ortamı sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Bunun faturası ise ülkemize enflasyon olarak yansır” değerlendirmesinde bulundu.

“Bu günlerin üstesinden geleceğiz”

Virüsle mücadelede yerel yöneticilere de büyük görev düştüğünü belirten Engin, belediyelerin bütün işlerini bırakıp korona virüse yönelmelerini istedi. Ulaşım araçları, ibadet yerleri başta olmak üzere vatandaşın buluştuğu noktalarda temizlik ve hijyen seferberliğine geçilmesi gerektiğinin altını çizen Engin, “Zabıtalar gıda ve hijyen spekülatörlerine karşı denetimlerini sıklaştırmalıdır. Hatta vatandaşın sağlığı için maske ve hijyen maddeleri gerekli yerlerde belediye tarafından dağıtılmalıdır. Türkiye, bu sıkıntıyı herhangi bir kayıp vermeden atlatacaktır. Ülkemiz ekonomik krizleri, saldırıları, dertleri göğüslemeyi başarmıştır. Türkiye, çok güçlü bir ülke. Ülke olarak bir ve beraber olduğumuz sürece neleri başarabileceğimizin sayısız örneğini yaşadık. Birlik, beraberlik içinde çok daha fazla çalışarak bu günlerinde üstesinden geleceğiz” dedi.