Uzun zamandır şehrimizdeki yerel gazetelerden köşe yazarlığı konusunda almış olduğum teklifleri geri çevirmeme rağmen ilimizde bu konuda bir boşluk olduğu ve insanların doğru bilgilendirilmesi gerektiği düşüncesiyle hasıl olan ihtiyaca cevap verme adına saha içi ve dışındaki görüşlerimi spor kamuoyuna aktarma adına yazılarımıza başlamış bulunmaktayım.

Bir şeyler eksik, bir şeyler uyuşmuyor, bir şeylerin doğru yapılmadığı aşikar. İlimizdeki futbol'dan bahsediyorum, hani o herkesin efsane dediği, kırmızı-siyah renklerini taşıyan, binlerce sevgilisi olan anlı şanlı 1.lig kapısından dönen büyük Erzincanspor dan ve Erzincan’ımızdaki futboldan.

Büyüklük gerçekte, sadece geçmişte yaşanılıp yaşatılan başarılar mıdır? Yoksa şanlı geçmişle birlikte geleceğin planlarını yaparak, çıtayı sürekli yükseklerde tutarak hep birlikte çalışıp, sürekli yeni hedeflere koşarken kulübü önemli bir yere getirmek midir?

Bu şehir son 15 yılda spor, özellikle futbol konusunda gerçek anlamda kötü sendromlar yaşıyor. Lütfen son 15 yılı gözünüzün önünden bir geçiriniz. Erzincanspor konusunu özel olarak incelerseniz bu durumun ne kadar vahim olduğunu çok daha rahat anlayacaksınız.

Bunun arkasında yatan nedenleri, sadece şehrin ekonomik yapısı ve takıma destek vermeyen güçlü iş adamlarıyla sınırlandıramayız. Ben ve birkaç arkadaşım ,sürekli konuşuyoruz. Yaptığımız öngörülü, iyi niyetli uyarı ve eleştirilerden sonra teşekkür alacağımıza, sürekli hakaretlere uğramamıza rağmen, bize göre doğruları göstermekten asla vazgeçmeyerek, bu şehre destek olmaya çalışıyoruz. Fakat ne yazık ki birilerinin işine gelmediğimiz için düşman ilan edilip, hayatı boyunca kulübün kapısından içeri girmeyen insanların hedefi haline getiriliyoruz. Bu saldırıların hiçbirini aslında ciddiye bile almıyoruz. Sadece, vahim olan boyutunu düşünüp, yaratılan kargaşadaki insan kalitesini sorguluyoruz.

Neticede futbol kulüpleri, sadece kulübü yöneten başkanların, idarecilerin, kulüpte maaşla çalışan geçici insanların veya tribünde tek hakim olmaya çalışan birkaç taraftar grubunun himayesinde değildir. Şu anda Erzincan’ın tek profesyonel kulübü olan Erzincan Refahiyespor, Erzincan'da yaşayan, Erzincanlı olan ve spora kalpten gönül vermiş bütün futbol aşıklarının kulübüdür. Herkesten fazla sevebilirsiniz ama herkesten fazla seviyorsunuz diye, üzerinde herkesten fazla hak iddia edemezsiniz. Bunu herkesin bu şekilde bilmesinde fayda vardır diye düşünüyorum.

Erzincan'da yıllardır süregelen en ciddi problem kesinlikle plan ve programsızlıktır. Bu olumsuzluklardan kaynaklanan nedenlerden, kulüp hep birilerine muhtaç bırakılmakta ve sürekli geçici operasyonlarla neşterlere maruz kalmaktadır. Kalıcı ve köklü hiçbir çalışma yok. Gelen yöneticilerin hiçbiri geleceğe dönük bir çalışmanın temelini atmıyor veya o vizyondan yoksunlar. Gelen başkanları iyi yönlendirecek ve onun desteğini alarak kurulacak sağlam bir yapının mimarlığına kimse soyunmuyor. Çünkü hepsi popüler kültürün içerisinden kendilerine yer edinmenin derdinde oluyorlar. Bu gerçekten kahredici bir durum. Nasıl olur da insanlar gelecekte gurur duyacakları bir yapılanmanın ve o eserin yapılmasına sebep olan kişilerden birileri olarak tarihteki yerlerini almak istemezler, anlaşılır gibi değil.

Bin bir zorlukla ve imkansızlıklar içerisinde yıllar sonra profesyonel liglere çıkarılan takımın, hatırı sayılır federasyon , spor toto ve isim hakkı gibi gelirleri olmasına rağmen (ortalama 1 TRİLYON 250 MİLYAR ) 3. sezonda Erzincanspor kadar borçlanması ve her yıl yap boz takımlarla gelinen nokta bu kulübün yanlış yönetildiğinin eseridir. Sn. Bakanımız Binali YILDIRIM ın takdire şayan desteği ve katkılarına rağmen kulübün içerisinde her şeyin çok doğru işlemediği de son derece açıktır.

Öyle ya, bazı yöneticilerin ve hocanın; sürekli " Türkiye liglerinin en fazla transfer yapan kulüplerinden biriyiz." açıklamaları, istenilen sonuçların ortaya çıkmamasından sonra da mantıklı ve geçerli açıklamalarla devam etmeli ve sorumluluk alınmalıydı. Fakat maalesef o açıklamaları göremiyoruz. Sezonun 5 maçından alınan sadece 2 puan var. Uçurumun kenarından dönmek için bunun yeterli olmadığını hepimiz biliyoruz. Daha fazla çalışmak gerekiyor! Futbolcuların içerisine daha fazla girmek gerekiyor! Hoca'nın yeterliliğinin daha fazla sorgulanması gerekiyor! Yol daha yakın, biz erken uyarı yapmak durumundayız. Testi kırıldıktan sonra yol gösterenlerden olmak istemiyoruz. Kulübün işleyişinde doğru yapılmayan hamlelerin olduğunu düşünüyoruz. Bir defa her şeyden önce yapılan transferlerin ve yeterliliklerinin sorgulanması bile, ayrı bir yazı konusu. Bu transferlerin birçoğunun menajer transferi olduğunu ve bazılarının kiralık olarak geldiğini düşünürsek durumun gerçekte ne kadar vahim olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Oysa doğru planlamalarla geçen 3 yılda ihtiyaç olan mevkilere yapılacak nokta transferler ile bu basit grupta şampiyonluğa oynayacakken şuan acaba kümede kalabilir miyiz hesabı yapılmakta ve kümede kalınırsa bu şartlarda başarı sayılacak. Transfer edilen bazı futbolcuların, daha doğru dürüst geldikleri takımlar da bile oynamamış olması sizce de düşündürücü değil midir? Hangi menejerlere paralar kazandırıldı acaba diye düşünmeden geçemiyor insan. Ekonomisi tam oturma mış Erzincan Refahiyespor, asla deneme tahtası değildir. Sezona şampiyonluk parolası ile girip bunları yapamazsınız, Ama ne yazık ki bütün gerçekler ortada.

Evet, bu yazı iyi niyetli bir uyarı yazısıdır. Mesaj çok açıktır: Uçurumun kenarında olan takımımızı yöneten insanlara " Daha çok çaba sarf ediniz." uyarısıdır. Bu takımın yıllar sonra nasıl çıktığını, direkt sorumluluk alarak içerisinde yer alan birisi olarak söylüyorum ki; bu takım düşerse bunun birinci sorumlusu, Başkan ve mevcut diğer yöneticilerdir. Bu kadar imkan sağlayan bir bakana , Valiliğe , Erzincan Belediyesine rağmen istenilen sonuçlar alınamıyorsa, şapkalarını önlerine koyup düşünmelidirler. Hatırla, gönülle şehri ilgilendiren bir mesele, asla vurdumduymaz bir halde kendi kaderine terk edilemez. Yöneticilik, sorumluluk alma ve aksayan yeri bularak tamir edip, gerektiğinde bütün zamanı o işin düzgün hale getirilmesi için harcama sanatıdır.
Lütfen herkes silkelenip kendine gelsin. Sadece kulübe sahip çıkmak ve popularitemiz devam etsin diye kulüpte yer almak veya başkan olmak bu şehre yapılan en büyük haksızlıktır. Eğer yöneticiler Biz çıkardık düşerse de bizimle düşsün zihniyetini taşıyorlarsa bu işe uygun olmadıklarının göstergesidir. Nihayetin de; Yöneticilik yapacak kişilerin, Ufku ve Vizyonu geniş olmalıdır.