Kur’an-ı Kerim’in Hucurat suresinde şöyle buyurmakta Yüce Allah (c.c.) “ Ey müminler! Bir topluluk diğer topluluğu alaya almasın. Belki de onlar,kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplama-yın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte böylesi kimseler zalimlerdir.” ( Hucurat-11)

     Siyaset gömleği giyenler, islamın kutsal kitabında belirtilen bu emre tabii değiller mi? Yönetmeye çalıştıkları bu Türk-İslam toplumu bu emirlerden beslenmiyorlar mı? Elbette ki bu menbadan besleniyorlar. Başka bir dine mensup değiller. İstisnalar olsa da, kaideleri değiştiremezsiniz. Ulu emre aykırı hareket edemezsiniz. Bilakis söylemler yetmez, yaşamak ve yaşatmak lazım.

     Bir sonraki ayette de “ Ey iman edenler! Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” Diye buyurmaktadır. Gıybet etmenin fenalığından bahsediyor Rabbim.

     Akıl tutulması içerisinde olanlara değil de, makul ve de mantıklı düşünen herkese soruyorum. Birilerinin müslüman lider diye lanse ettikleri şahsiyetler, ne kadar mümin, ne kadar müslüman? Bu emirler ne kadar riayet ediyorlar?

     Aslına bakacak olursak, inanan ya da inanmayanı da bizler belirleyecek durumda değiliz. Biz sadece davranışlardan ve söylemlerden yola çıkarak, birilerinin samimi olup olmadıklarını anlayabiliriz.

     Yoksa iki kişiden biri birine dinsiz derse, onlardan biri muhakkak dinsiz olur.

     17 Aralıktan bu yana birileri, bazı kişileri hedef göstererek, mütemadiyen hakaret etmekte ve hüsnü-zan’da bulunmaktalar. Bu tür saldırılar hangi imanlı insanın özelliğidir, aklım almıyor. Böyle bir ruh haline bürünmüş bir liderin, merhamet merhalesini bir düşünün!

     Kendi milletinden olanları sürekli tehdit eden birinin gelecekte ne korkunç hayaller kurduğunu anlamak çok da zor değil. Sadece enaniyet duygusuyla hareket kabiliyetini ön plana çıkaran birinden ne bu millete, ne de kendisi ne fayda var.

     Liderler merhametli, hüs-nü zan’da bulunmayan, sevecen, adil, herkese eşit mesafede yaklaşan, Allah korkusunu hisseden, bu dünyada fani olduğunu bilen birileri olmalı. Sadece gösteriş amaçlı icraatlar, kendisini ve taraftarlarını mutlu kılar. Benim mutlu olmam mutluluk değilki. Herkesin mutluluğu gerçek mutluluktur. Benim içimde herkes yok, lakin herkesin içinde ben varım.

     Komşularıyla dost olmayanların, sokakta mutlu yürümeleri mümkün değildir. Kötü niyetleri ayaklarına dolaşır.

     Ölümlü dünyadan bahsetmek herkesin harcı, ama ölüme inanarak yaşamak er kişinin harcıdır.

     Söylenenlere inanmaktansa, inandığınız gibi yaşamak daha erdemli bir tavırdır.