Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, “Çevre kirliliği meselesi aslında sağlık meselesi, önleyici hekimlik meselesi. Eğer bir ülkede çevre kirliyse, su ve hava kirleniyorsa hastalıklar oradan çıkıyor. Son dönemde yeni bir hastalık çıktı. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz virüslerin sebepleri arasında mutlaka çevre kirliliği vardır. Bu toprağı, suyu ve havayı hep birlikte koruyacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca başlatılan “Sıfır Atık” projesi kapsamında yürütülen etkinlikler devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sıfır atık konusunda çocukları bilinçlendirmek amacıyla düzenlenen “Geri Dönüştürülebilir Atık Yarışması"nın ödül töreni Bakanlık ana hizmet binasında gerçekleştirildi. Öğrenciler tarafından atıklardan yapılan eserlerden oluşan serginin de ziyaretçilere açıldığı törende çeşitli kategorilerde derece elde eden katılımcılara ödülleri takdim edildi.

Törende konuşan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, kendi nesli adına çevreyi kirlettikleri için öğrencilerden özür diledi. Esas meselenin gelecek nesillere kullanılabilecek temiz su, toprak ve hava bırakmak olduğunu belirten Birpınar, bu farkındalık aşamasına nasıl gelindiğini örneklerle açıklamak istediğini söyleyerek, “Japonya’da 1950’lerde çok güzel bir göl var ve etrafına bir kimya fabrikası yapılıyor. Bu kimya fabrikasında plastik üretilirken civa kullanılmaya başlanıyor. Bu fabrikanın bütün atıkları o göle gidiyor. O gölden su içen hayvanlar bir süre sonra titreyerek ölmeye başlıyor ve o hayvanlardan yiyen insanlar da ölmeye başlıyor. Minimata Sözleşmesi 2013 yılında BM’de kabul ediliyor. 1972 yılında Amerika’da bir siteden çocuklar solunum bozukluğundan dolayı hastaneye gelmeye başlıyorlar. Sitenin olduğu yerde araştırma başlatıyorlar ve oranın eskiden bir fabrikanın atıklarının depolandığı bir yer olduğu anlaşılıyor. Amerikalılar o siteyi başka bir yere taşıyorlar. İlk defa Atıklar Yönetmeliği çıkıyor. Buna benzer şeyleri Türkiye’de de yaşadık. Kanal İstanbul projesinin geçeceği güzergahta bulunan Küçükçekmece Gölü’nden İstanbul’a bir bardak su verilemiyor, çünkü o göl öldü. 1993 yılında İstanbul’un hiç çöp depolama sahası yoktu. Ümraniye’de bir çöplük vardı, bütün çöpler oraya dolduruluyordu, bir gün o çöplük patladı. 38 insan çöplerin altında kalarak öldü. Sonra Sayın Cumhurbaşkanımız belediye başkanı olmuştu ve çöp depolama sahası yaptı” diye konuştu.

Türk Ceza Kanunu’na ilgili madde eklediklerini ve çevreyi kasten kirletmeye hapis cezası geldiğini aktaran Birpınar, “Bütün bu kötü örnekler olmasın diye gençler daha iyilerini yapsın. Biz gençlerin tamamını çevreci, bizim nesildeki iki kişiden birini çevreci yapmak istiyoruz. Buradaki bütün gençleri çevre müfettişi ilan etmek istiyorum” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Elazığ’da meydana gelen depremden beri bölgede çalıştığını kaydeden Birpınar, Kurum’uı öğrenci ve öğretmenlere selamını iletti. Bütün atıkları ayrı toplamak gerektiğine işaret eden Birpınar, “Bizim Bakanlığın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ve TBMM’nin örnek olması gerektiğini düşündük ve sıfır atık sistemini kurarak uygulamaya başladık. Atıklar için ayrı kutular var, kimsenin masasının altında çöp kutusu yok. Bu binaya iki senedir hiç çöp kamyonu gelmiyor. O plastikler gidiyor bir şeyin ham maddesi oluyor, kağıtlar karton oluyor, plastikler elyaf oluyor. O elektronik atıkların, telefonların içinde altın var, gümüş var, onlar Türkiye ekonomisine kazandırılıyor. Plastik şişe kullanmamak için herkese camdan matara yaptırdık ve dağıttık” şeklinde konuştu.

Bütün kamu binalarında bu sisteme geçtiklerini ve Sıfır Atık Yönetmenliği’ni de yayınladıklarını hatırlatan Birpınar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“400 bin kurum ve kuruluşta sıfır atık sisteminin kurulmasını sağladık. Sıfır Atık Mavi Projesi’ni de başlattık ve denizlerle de ilgileniyoruz. Poşetleri paralı hale getirdik ve yüzde 80 poşet tüketimi azaldı. Çevre kirliliği meselesi aslında sağlık meselesi, önleyici hekimlik meselesi. Eğer bir ülkede çevre kirliyse, su ve hava kirleniyorsa hastalıklar oradan çıkıyor. Son dönemde yeni bir hastalık çıktı. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz virüslerin mutlaka çevre kirliliği vardır. Bu toprağı suyu ve havayı hep birlikte koruyacağız. Gelenek nesillere bırakmak zorundayız. Gençler olarak fazla tüketimden kaçınacağız. Çünkü siz ne kadar çok tüketirseniz o kadar çok öz kaynaklarımızı kullanıyoruz demektir. Nüfus her geçen gün artıyor. Kullanırken de geri dönüştürülmüş ürünleri kullanmaya çalışacağız, israftan kaçınacağız, daha az atık oluşturmaya çalışacağız. Daha çok bölgesel yiyecekleri yiyeceğiz. Mümkün olduğu kadar bisiklete binmeye çalışın, toplu taşıma kullanalım. Uçak yerine trene binmeye çalışın. Bol ağaç dikmeye çalışın.”