HATAY (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antakya İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu'nda, Hatay Akademik Meslek Odaları Kurulu üyeleriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, entelektüel düzeyi yüksek olan bir çatı altında bulunduklarını belirtti.

Sorunu da güzelliği de çok olan bir kente geldiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Hemen hemen her alanda Türkiye'nin örnek sayılacak kentlerinden birisi. Bu kadar zengin kültürü, barış içinde ayakta tutan ve sürdüren bir kent." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Suriye'de ve Orta Doğu'da yaşanan savaşta binlerce kadın ve çocuğun hayatını kaybettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:

"Biz hiçbir zaman Suriye'de kan akmasını, savaş olmasını, çocukların ve kadınların ölmesini, milyonlarca insanın kendi topraklarından koparılıp başka topraklara zorla gitmelerini veya kaçmalarını istemedik, doğru bulmadık. Madem ki aynı coğrafyada yaşıyoruz ve bizim bu coğrafyayı değiştirme kaderimiz yok, o zaman bu coğrafyada barışı, beraber yaşamayı, birlikte yaşamayı egemen kılmalıyız. Bütün farklılıkları zenginlik kabul ederek ve bu zenginliğimizi öne çıkararak, beraber dostça yaşamalıyız. Hatay bunun örneği, yıllardır barış içinde yaşıyor."

"Orta Doğu'da barış istiyoruz"

Orta Doğu'ya barış getirilmesini istedikleri vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Peki nasıl yapacağız bunu? Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nı kurarak. Bunun öncülüğünü Türkiye'nin yapması lazım." dedi.

Kılıçdaroğlu, Orta Doğu'nun kaderinin değişmesi gerektiğine işaret ederek, "3,5 milyon Suriyeli geldi buraya. Gelsinler zaten, kimse gelmesin demiyor ama orada bir an önce savaşın bitmesi ve bu Suriyeli kardeşlerimizin kendi topraklarına dönmesi gerekiyor." ifadesini kullandı.

Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için orada huzur sağlanması gerektiğini kaydeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "AB'de yetkililerle konuşurken, bana Suriye'yi sordular. Dedim ki 'Siz 10 bin 20 bin göçmen geldi diye kıyameti koparıyorsunuz. Suriye'de kan aktığı zaman sesiniz bile çıkmıyordu, gözlerini kulaklarınızı kapattınız. Ne zaman Suriye konusu gündeminize geldi? Suriyeliler geldiği zaman. Siz sorumlusunuz, Suriye'de yaşananlardan en başta siz sorumlusunuz'. Neden güç olarak Suriye'de kanın akmasını engellemediniz? Neden o konuda bir çaba harcamadınız? Neden uzun süre suskun davrandınız?" değerlendirmesinde bulundu.

Bazı Avrupa ülkelerinin Suriyeliler içerisinde eğitimli olanları ülkelerine kabul ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Batı'nın orada iki yüzlülüğüyle karşılaştılar ve bana hak verdiler. Kendi çıkarlarını bu kadar düşünen bir dünya var orada." dedi.

"Orta Doğu'ya önce barışı getireceğiz"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye konusundaki dramını Avrupa ülkelerinin yetkililerinin görmezden geldiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Orta Doğu'ya önce barışı getireceğiz hep beraber. Yeter mi? Hayır. Evi, okulu, hastanesi yıkılan, yolu, parkı olmayan kentler var orada. Elinizi cebinize atacaksınız, Suriye'nin onarımını yeniden sağlayacaksınız. Yol, okul, park, hastane yapacaksınız. Her şeyi yapacaksınız ve ondan sonra diyeceğiz ki 'Buyurun kardeşim evinizi, yurdunuzu, okulunuzu, hastanenizi, yollarınızı yaptık. Artık Suriye'ye dönebilirsiniz'. Yine yüzde yüzü gitmeyecektir ama büyük bir kısmı kendi topraklarına dönecektir. Orta Doğu'da barış olduğu zaman Türkiye sembol bir güç olarak da ortaya çıkacaktır. Yatırımlar yapılacaktır, ekonomi canlanacaktır."

"Üniversitenin görevi tarım neden bu hale düştü onu araştırmak"

Kılıçdaroğlu, 2019 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kalkınma planı olmadığını, hayatın her alanında ciddi sorunlar yaşandığını öne sürerek, bu sorunların nasıl aşılacağının planının olmadığını, bu nedenle aydın kesimlerin sorumluluğunun bulunduğu ifade etti.

Liyakatın önemine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Devlette liyakat değil, sadakat esas alındı" iddiasında bulundu.

Kılıçdaroğlu, bir üniversitede tanzim satış mağazasının açıldığını belirterek, şunları anlattı:

"Allah aşkına böyle bir tablo olur mu? O üniversitenin görevi ne? O üniversitenin görevi tarım neden bu hale düştü onu araştırmak. Onu araştırmıyor çünkü onu araştıracak kadroları yönetime getirmiyor. Tarım bu hale nasıl geldi? Tarım Kanunu 21. maddesi neden uygulanmıyor? Milli gelirin en az yüzde 1'inin çiftçiye ödenmesi gerekirken, 1996 yılından bu yana neden ödenmiyor? Üniversitenin bunu araştırması lazım. Kendi kendi yeten bir ülke tarımda nasıl oldu da bu hale düştü? Bunu araştıracak olan üniversite bunu araştırmıyor. Bu konulara girmiyor bile. Sırf saraya yaranmak için 'Biz de tanzim satış mağazası açtık. Üniversitede ucuz mal satacağız'. Bunlara akademisyen denir mi Allah aşkına. Bunlara bilim insanı denir mi, denmez. "

"Türkiye üretimden koparıldı"

Kılıçdaroğlu, Hatay'da bir otelde, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, muhtarlar, meslek odası yöneticileri, iş insanları ve kanaat önderleriyle bir araya geldi.

Burada konuşan Kılıçdaroğlu, kentin doğası, insanı, kültürü, yemekleri ve tarihinin güzel olduğunu anlatarak, Hatay'ın terörden ciddi acılar da çekmesine rağmen halkın büyük bir soğukkanlılıkla bunları aştığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatının, Türkiye'nin öncülüğünde kurulması gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin bu konuda önderlik yapması lazım. Savaştan yana değil barıştan yana politika izlemesi, bütün bölge halkını kucaklaması, düşmanlıkları değil dostlukları pekiştirmesi lazım." diye konuştu.

Bütün Orta Doğu'ya barış getirilmesi çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, "Yüreğinde insan, vatan, bayrak sevgisi olan bir belediye başkanı (Lütfü Savaş), Suriyelilere kucak açıyor, onlara hizmet ediyor. 'Bu benim görevimdir.' diyor. Yarın bunlar kendi ülkelerine dönecekler ama dönerken gönülleri Türkiye'ye kırgın gitmesinler. Bunlar bizim akrabamız." ifadesini kullandı.

Kente hava yoluyla gelirken sular altında kalan Amik Ovası'nı gördüğünü belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Amik Ovası ne kadar süredir sular altında diye sordum. 58 gündür sular altında. Bakanlardan biri geliyor biri gidiyor. Ne yapıyorlar bu bakanlar? Bakanın gelmesiyle sorun çözülse, 58 gündür belki 58 sefer bakanlar geldi, sorun çözülmüyor. Sorun, gelmekle çözülmez. Sorun, akılla çözülür. Tahtaköprü Barajı'nı yapıyorlar, yapın. Müteahhidin alacağı var ödemiyorlar, müteahhit de bırakmış gitmiş. Yağmur yağıyor, barajın kapaklarını açıyorlar, bütün köylünün çiftçinin ürünleri suyun altında kalıyor. Felaket bölgesi ilan edin. 'Etmeyiz' diyorlar. Çiftçinin uğradığı zararı kim ödeyecek?"

"EXPO, Hatay'a 2 milyon turist çekecek"

Partilerinden yeniden aday gösterdikleri Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın kentte yaptığı çalışmaları anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Lütfü Savaş, EXPO konusunda da önemli bir başarı elde etti. Bütün dünya ülkelerinin, büyük metropollerin almak istediği EXPO'yu Hatay aldı. Bu sıradan bir olay değildir, uluslararası bir başarıdır ve bu başarının değerini bilmek zorundayız. Ne demektir bu? 2 milyon turistin Hatay'a gelmesi demektir. Hatay'ı bütün dünyanın öğrenmesi demektir. Siz milyarlarca dolar para verebilirsiniz ama böyle bir etkinliği kendi ülkenizde gerçekleştiremeyebilirsiniz. Ama başarıyla, anlatımla bunu elde ediyorsanız bu çok önemlidir. Bu önemi sadece Hataylıların değil bütün Türkiye'nin bilmesi lazım. Sizin mutfağınız dünyanın en güzel mutfaklarından birisi, kültürünüz dünyanın en güzel kültürlerinden birisidir. Medeniyetler Korosu'nu zaten saymıyorum, gerçekten olağanüstü bir şey."

"Allah'ın izniyle İstabul'u alacağız"

Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin vatandaşlara ayrımcılık yapmadığını, herkese hoşgörü ile davrandığını ifade ederek, "Allah'ın izniyle İstabul'u alacağız. Hatay'da yaratılan atmosferi İstanbul'da da gerçekleştireceğiz." dedi.

Partilerinin belediye başkanlarına, kimseyi ötekileştirmemeleri ve herkesi kucaklamaları konusunda tavsiyede bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, harcadıkları her kuruşun hesabını millete vermeleri gerektiğini de vurguladı.

"Türkiye üretirse güçlü olur"

Kırsal kesimle kent arasındaki gelir dağılımının dengelenmesinin önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Şehirde yaşayan insanların gelirleri yüksek olabilir. Ama bu standardı, aynı ilin coğrafyasında yaşayan kırsal kesime de götürmeniz lazım. Onun için kırsal kesime destek vermeniz lazım." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, 31 Mart'ta sandığa gidileceğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Ben sizden sadece bir şey istiyorum. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Çiftçinin geldiği hale bakın. Dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik. Mercimek, nohut, saman, canlı hayvan dışarıdan, her şey dışarıdan. Türkiye üretirse güçlü olur, ithalatla güçlü olan bir ülke yoktur. Türkiye üretimden koparıldı. İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor."

"Demokrasiyi savunuyoruz"

Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, bir değişim ve dönüşüme ihtiyaç olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim stratejik dönüşüme ihtiyacımız var. Bu stratejik dönüşümü de birlikte yapacağız. Yani sizlerin oylarıyla bu stratejik dönüşüm gerçekleşecek ve biz bütün dünyaya dönüp diyeceğiz ki 'Bütün baskılara rağmen halk demokrasiye sahip çıktı, demokrasiyi savunanlara sahip çıktı'. Bu bağlamda bizim İYİ Parti'yle yapmış olduğumuz iş birliği bir demokrasi iş birliğidir. Birlikte demokrasiyi savunuyoruz. Siyasi görüşlerimiz farklı ama beraber demokrasiyi savunuyoruz, çünkü demokrasi olduğu zaman siyasi partilerin bir anlamı var. Saadet Partisi ile de dirsek temasımızı sürdürüyoruz. Niçin? Onların da demokrasi talepleri var."

İşsizliğin ve kapanan iş yerlerinin sayısının artacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin bu krizden çıkma gücü vardır. Potansiyeli vardır, birikimi vardır, insan kalitesi vardır ama bütün bunların bir araya getirilmesi lazım. Bir araya gelmezse bu krizi aşamayız." ifadesini kullandı.