Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "CHP’nin ortaya koyduğu tavır FETÖ’nün siyasi ayağının bir başka örneğidir. MİT bu kumpasın önüne geçmeye çalışırken, dönemin CHP milletvekilleri ’MİT müsteşarı yetmez, başbakan da soruşturmaya dahil edilsin’ diyerek FETÖ tezlerinin borazanlığını yapıyorlardı. Kılıçdaroğlu’nun tavrı farklı değildi. Her sözü, eylemi FETÖ medyasında manşet olan Kılıçdaroğlu, FETÖ’ye karşı atılan her adımda karşımızda yer almıştır. FETÖ ne demişse Kılıçdaroğlu aynısını tekrar etmiştir. FETÖ’’nün siyasi ayağı kavgada saldırıya uğrayan parti midir, FETÖ adına yumruk sallayan parti midir?" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün siyasi ayağı açıklamalarına tepki göstererek, "FETÖ hukuk tarafından terör örgütü olarak tanımlandığı halde ısrarla bu yapının yanında yer almıştır. FETÖ’nün MİT müsteşarımıza karşı sinsi kumpasında CHP’nin ortaya koyduğu tavır, FETÖ’nün siyasi ayağının bir başka örneğidir. MİT bu kumpasın önüne geçmeye çalışırken, dönemin CHP milletvekilleri ’MİT müsteşarı yetmez, başbakan da soruşturmaya dahil edilsin’ diyerek FETÖ tezlerinin borazanlığını yapıyorlardı. Kılıçdaroğlu’nun tavrı farklı değildi. Her sözü, eylemi FETÖ medyasında manşet olan Kılıçdaroğlu, FETÖ’ye karşı atılan her adımda karşımızda yer almıştır. FETÖ’nün en önemli kaynak kapısı olan dershanelerin kapatılması tartışması CHP‘yi ele veren başka tartışmadır. Dershanelerin kapatılmasını seçim beyannamesine koyan bu parti, biz aynı amaçla harekete geçtiğimizde karşımıza en büyük dershane destekçisi olarak çıktı. Çünkü bu zat ve ekibi omurgasızdır, tek dertleri AK Parti ve şahsıma zarar vermektir. CHP milletvekilleri çıkıp ’Dershaneler kapatılırsa eğitimde sorunlar büyür’ diyebilecek kadar zıvanadan çıkabilmişlerdir. CHP’liler düzenlemeyi FETÖ’nün talebine uygun bir şekilde AYM’ye taşıyarak bu yapıyla aynı safta olduğunu iyice belli etmiştir. FETÖ mensupları tarafından hazırlanan dokümanlar Mecliste CHP milletvekilleri tarafından soru önergesi, konuşma olarak sürekli gündemde tutulmuştur. Biz FETÖ’nün üstüne gittikçe Kılıçdaroğlu, ‘Biz cemaat dahil bu grupların özgürlük alanını genişletmek istiyoruz’ diyerek siyaseten nerede durduğunu gösteriyor. FETÖ’nün siyasi ayağını soranların bakacakları yerler oralardır. Gezi olayları FETÖ ile CHP’nin birlikteliğini ortaya koyan olaylardan, hadiselerden biridir. Türkiye’nin tüm büyük projelerinin, yatırımlarının, huzur ve güven ikliminin hedef alındığı bu süreçte FETÖ‘nün sunduğu her argümana dört elle sarılmıştır" dedi.

"Devleti bu terör unsurlarından temizleme çalışmalarının hepsinde karşımızda öncelikle CHP ve başındakiki zatı bulduk"

Kılıçdaroğlu’nun tutumunu eleştiren Erdoğan, "Avrupa ülkelerine FETÖ tezleriyle mektup yazıp ülkemizi şikayet eden bu zat, İstanbul Havalimanı ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün inşaatının durdurulmasını bizzat istemiştir. Bu işin asıl dönüm noktası 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi sürecidir. Bu süreçteki iş birliklerini aynı mesajları kopyala yapıştır yaparak atacak kadar aleniyete dökmüşlerdir. Heybe dolu, bugün hepsi kaçak konumunda olan FETÖ mensubu savcılar ile CHP yöneticileri, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi yapanlara gösterdiğimiz tepkiye aynı refleksle karşı çıkıyorlar. Devlet görevlilerini ’Sanmayın bu devran böyle gidecek’ diyerek tehdit eden bizzat Kılıçdaroğlu’nun kendisidir. Aynı Kılıçdaroğlu 15 Temmuz’dan sonra ne diyor, ’Askerler her koşulda emre itaat eder’ diyerek darbecileri savunmaktan geri kalmamıştır. 17-25 Aralık’tan sonra CHP grup kürsüsü aylarca Kılıçdaroğlu tarafından FETÖ mensuplarının montaj ve iftira kasetlerinin dinletildiği bir mecraya çevrilmiştir. FETÖ ne demişse Kılıçdaroğlu aynını tekrar etmiştir. Biz paralel devlet yapısı adıyla FETÖ üstüne giderken, Kılıçdaroğlu emniyet ve yargı içinde çöreklenmiş bu yapıyı devletin vicdanı diye tabir ediyor. Bu şekilde tabir ettiği kişiler arasında Sayın Baykal’a kaset kumpası kuranların bulunduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Devleti bu terör unsurlarından temizleme çalışmalarının hepsinde karşımızda öncelikle CHP ve başındakiki zatı bulduk. Bundan ala siyasi ayak olur mu?" diye konuştu.

"Kılıçdaroğlu doğrudan devletimizi hedef alan kumpası savunarak FETÖ’nün siyasi ayağı olduğunu bir kez daha göstermiştir"

"CHP ile FETÖ’nün iş birliği yaptığı bir başka olay ise Adana’da MİT tırlarının durdurulmasıydı. Bu kumpasın amacı Türkiye’yi Suriye’deki radikal gruplara silah gönderen bir ülke gibi göstererek uluslararası müdahaleye açık hale getirmektir" diyen Erdoğan, "FETÖ’nün tüm unsurları ve CHP yönetimi bu olaya adeta dört elle sarılmıştır. Kılıçdaroğlu doğrudan devletimizi hedef alan kumpası ’Savcının görevi değil mi?’ diye savunarak FETÖ’nün siyasi ayağı olduğunu bir kez daha göstermiştir. CHP’nin yayın organı gibi çalışan Cumhuriyet gazetesi, bu operasyonu yürüten savcı görevden alınınca hemen kendisiyle röportaj yapıp ’MİT suç işledi’ başlığı atıyor. Genel yayın yönetmeni nerede, şimdi Almanya’da. 5 yıla mahkum olan adam Almanya’da, onunla birlikte ajanlık yapan CHP’de milletvekili cezaevine girdi. Bir müddet yattı. Şimdi nerede; CHP ve parlamentoda. Siyasi ayak kim? Halihazırda CHP Meclis Başkanvekili olan dönemin CHP grup başkanvekili, FETÖ’cüler gibi Lahey Adalet Divanı’nda yargılanmayı gerektirecek savaş suçu işlemekle itham ediyor. FETÖ’nün siyasi ayağı tabirine en çok bu örgütün üyelerinin gözaltına alınmasını ’cadı avı’ olarak niteleyene CHP yönetimi yakışıyor. Genel başkanı başta olmak üzere CHP milletvekilleri kapatılan FETÖ gazetelerinin binalarına giderek dayanışma gösterisi yaparken, aynı zamanda siyasi ayağın kimliğini ilan etmiş oldular. Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’dan sonra da FETÖ elebaşının kitaplarının toplatılmasına karşı çıktığını hatırladığımızda bu tavrın bilinçli olduğu anlaşılıyor. Kendilerini yıllarca Atatürkçü olarak pazarlayan CHP destekçisi kimi yazarların bir anda en büyük FETÖ sevdalısı kesilmeleri projenin kapsamının genişliğini gösteriyor. Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinden Rus Büyükelçi Karlov suikastına, 6-8 Ekim hendek olaylarına kadar ülkemizin karşı karşıya kaldığı her krizde CHP yönetimi ile FETÖ ortak dil ve tavır geliştirmiştir" dedi.

15 Temmuz’un itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını belirten Erdoğan, "15 Temmuz’u kontrollü darbe olarak niteleyen Kılıçdaroğlu’na o aklı ve tabiri veren kim; o da FETÖ. ByLock dahil pek çok dahille FETÖ üyeliğinden hapiste olanların yazışmalarında o durum zaten anlatılıyor. FETÖ’cü danışman, ByLock’ta yazıştığı örgüt ağabeylerine Kılıçdaroğlu’na istediklerini söyletebileceklerini belirtiyor. Her şey açık net ortada. Kıçdaroğlu adalet yürüyüşünü FETÖ’cüler için yapmıştır. PKK destekçileri ile kol kola yürümüşlerdir. Dünyada terör örgütüne destek için bunca yol yürüyen bir siyasetçinin aynı yapının bir ayağı olmadığına kimseyi inandıramazsınız. 15 Temmuz’u itibarsızlaştırma çabasıyla darbe girişiminin ardından FETÖ’yü devletten ve toplum hayatından tasfiyeye yönelik her adımı engelleme çabası örgütün siyasi ayağı olduğunun en büyük delilidir. FETÖ’nün hain yüzü ortaya çıktıktan sonra bu yapının en büyük savunucusu haline geldiler. Ya ikazları yalandı ya sonrasında ortaya koydukları tavır yalandı" ifadelerini kullandı.

15 Temmuz ile beraber FETÖ’cülerin büyük oranda TSK’dan temizlendiğini kaydeden Erdoğan, sürecin devam ettiğine işaret ederek, "Netice itibarıyla bunların hayatı yalan. Madem bu işler soru sorarak oluyor. Öyleyse ben de burada birkaç soru sorayım. FETÖ’nün siyasi ayağı, FETÖ’nün devirmeye çalıştığı siyasetçi midir yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ’nün siyasi ayağı, FETÖ’nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir, FETÖ’nün yol verdiği siyasetçi midir? FETÖ’nün siyasi ayağı bu yapı tanımlanmadan önce görüntü veren midir, devlet bu yapıyı terör örgütü olarak tanımladıktan sonra yanından ayrılmayan mıdır? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’yle mücadeleye tam destek vermek yerine süreci bulandıran mıdır, FETÖ’nün siyasi ayağı bu yapıyla canı pahasına mücadele eden midir? Genel başkanlık koltuğu dahil CHP Genel Merkezi’ni işgal etmiş olan FETÖ’nün ayak talkımı mıdır? Bugünlerde eski genelkurmay başkanlarından birisi vasıtasıyla doğrudan Meclisin yasama yetkisine karşı bir kampanya başlattılar. Buradan ben soruyorum; malum genelkurmay başkanı, bir diğeri öldü. Genelkurmay başkanı bunlar bildiriyi hazırladılar, bu bildiri yetmez soruyorum. Her ikisinin de genelkurmay başkanlığı döneminde çıksınlar şunu söylesinler, biz şu kadar subayı FETÖ’cülükten ihraç ettik. Bu görev benim değil, çıksın söylesinler. Önümüze gelir imza atılırdı. Bunların çoğu FETÖ’cü değil, nurcuların içinde Kurdoğlu takımı vardır. Biz bunlara imza atmadık. Ben de atmadım, Milli Savunma Bakanım da atmadı. Bunlara onlar atıyordu imzayı. Yalan söylüyorsun yalan. Aranızda rahatlıkla ihraç edebileceğiniz FETÖ’cü subaylar vardı, neden bunların tespitini yapmadınız. Neden bunları çıkartmadınız, kimi aldatıyorsunuz? Genelkurmay başkanını Savunma Bakanı yaparak sivilleşme sürecine girdiyse sivilleşme sürecinin anlamı budur. 15 Temmuz ile birlikte FETÖ’cüler büyük oranda TSK’dan temizlendi. Avukatlığına kim soyundu, Kılıçdaroğlu soyundu. Çok anlamlı. Resmi kıyafeti varken boruyu çıkartıp gösteriyordu. Şu anda onlar yok" dedi.