Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde 9 gündür oturma eylemi yapan anaların çığlıkları her yerden duyuluyorsa, dağa kaçırılan evlatlarını alçak insan tacirlerinden istiyorlarsa bunun yegâne nedeni yüksek mücadelenin sonucunda cesaret kazanmalarıdır" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, düzenlenen "Merkez Yönetim Kurulu (MYK)-Merkez Disiplin Kurulu (MDK) Toplantısı” sonrasında yazılı bir açıklama yaptı. Bahçeli, açıklamasında 12 Eylül darbesi, Diyarbakır’da HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan anneler ve 17 Eylül’de gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler 74’üncü Genel Kuruluna değindi. Bahçeli, MHP’nin bugüne kadar hiçbir darbeyi, kalkışmayı, cunta yönetimini kabul etmediğini belirterek, “Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar hiçbir darbeyi, gayrimeşru kalkışmayı, cunta yönetimini, ara dönemi, demokrasi dışı arayış ve dayatmaları kabul etmemiş, boyun eğmemiştir. Darbeler Türkiye’yi devamlı geriye götürmüş, siyasi ve toplumsal dengeleri tepeden tırnağa bozmuş, pek çok sosyal ve ekonomik maliyete neden olmuştur. 12 Eylül darbesi, 28 Şubat post modern müdahalesi, 27 Nisan e-muhtırası ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi devlet ve millet hayatıyla birlikte gelecek muhayyilemize, gelecekteki müstesna mevkiimize tamiri zaman ve emek isteyen zararlar vermiştir. Bilhassa 12 Eylül karanlığının tetikçileri ve tertipçileri ülkemizi kahredici ve korkunç olaylara mahkûm etmekle kalmamışlar, emperyalizme ve küresel sömürü çarkın mimarlarına taşeronluk ve hizmetkârlık yapmışlardır. 12 Eylül 1980’de demokrasi ve milli iradeye zincir vurulmuş, masumlar ve mücadelesi haktan, halktan ve hakikatten yana olan Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in iman erleri utanç verici muamele ve mağduriyetlere maruz kalmışlardır. Üzerinden 39 uzun yıl geçmesine rağmen 12 Eylül zilleti milli hafızalara kazınmış; yaşanan acılar, şehadetler, işkenceler, zulümler asla unutulmamıştır. 12 Eylül darbesi ile 15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsü aynı muhasım ve müstevli çevrelerin farklı zaman dilimlerindeki saldırısıdır. Milliyetçi Hareket Partisi darbeleri ve darbecileri açıktan lanetlemektedir” ifadelerini kullandı.

“Anaların yürek sızısıyla yükselen hıçkırıklarına kayıtsız kalan da sorumludur”

Bahçeli, Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Başkanlığı önünde 9 gündür oturma eylemi yapan annelerin durumuna dikkat çekti. CHP ve İYİ Parti’nin de sorumlu olduğunu belirten Bahçeli, “Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde 9 gündür oturma eylemi yapan anaların çığlıkları her yerden duyuluyorsa, dağa kaçırılan evlatlarını alçak insan tacirlerinden istiyorlarsa bunun yegâne nedeni yüksek mücadelenin sonucunda cesaret kazanmalarıdır. Kandil’e terörist sevk zincirinin bir halkası olan terör kuryesi HDP’den analık şuurunun hesap sorması önemli bir gelişmedir. Anaların feryadının çözüm yeri olarak devleti işaret edenler HDP’yi arkalayan, PKK’yla aynı çizgiye düşen zillet ve rezalet figüranlarıdır. Kayyum kararına karşı çıkmayı demokrasiyle maskeleyenlerin ipliği pazara çıkmış, kirli hedefleri deşifre edilmiştir. Bilinmelidir ki, demokrasi terörün saklanacağı kılıf olamayacaktır. Buna hiçbir vicdan sahibi insanımız rıza göstermeyecek, onay vermeyecektir. CHP’nin, bölücülüğün ve yıkım faillerinin sofrasına oturup zehir aşına kaşık sallaması, HDP’ye siyasi borcunu taksit taksit ödeme gayesi utançla bezenmiş alçalma halidir. Anaların yürek sızısıyla şehit cenazelerinden yükselen hıçkırıkların birbirine karışmasına ilgisiz ve duyarsız kalan CHP’sinden İP’ine, sanatçısından sözde aydınına kadar herkes dökülen kanlardan birinci derecede sorumludur” açıklamasında bulundu.

“Türkiye’nin sabrını test etmek hatadır”

Terörle mücadele konusunda da açıklamalarda bulunan Bahçeli, Türkiye’nin milli güvenliğini hem içten hem de yakın çevresinden başlayarak sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Bahçeli, “Terörle mücadele sonuca ulaştıkça, hıyanete pençe vurulup köküne kıran girdikçe HDP’nin ve PKK’nın kaçacak ve saklanacak yeri olamayacak, işbirlikçi ve siyasi hayranlarının da foyası ortaya çıkacaktır. Sözde büyük Kürdistan ihaneti bizzat Kürt kökenli kardeşlerimin muazzam tepki, üstün dirayetiyle gömülecektir. Hiçbir Kürt kökenli kardeşim vahşi emperyalizmin kurşun askerliğine, insan ve kan tacirlerinin piyonluğuna tamam demeyecek, tamah etmeyecektir. Siyasi parti görünümü altında kanlı ve karanlık ilişki ağlarına sahip olan HDP’yle ilgili kalıcı hükmü büyük Türk milleti günü geldiğinde verecek, bu terör aparatını kuşkusuz tasfiye edecektir. Türkiye, milli güvenliğini hem içte hem de mücavir topraklarda sağlamak, emniyete almak durumundadır. Fırat’ın doğusunda kurulması planlanan güvenli bölge, henüz ortak sınır devriyesinin ötesine geçmiş değildir. ABD bir yanda güvenli bölge için Müşterek Hareket Merkezi’nde Türkiye ile eş zamanlı çalışmalar yürütürken, diğer yanda terör örgütü PKK/YPG’ye silah yardımına devam etmektedir. Bu ikiyüzlü ve muhataralı tavır müttefiklik hukukuyla çelişmekte, stratejik ortaklıkla ters düşmektedir. ABD’nin, güvenli bölge planlamasını bölücü terör örgütünün sözde güvenlik açığını kapatmak üzerine tasarlama ve temin etme niyeti vahim ve fahiş bir yanlıştır. Bu yanlıştan acilen dönülmelidir. Türkiye’nin sabrını test etmek, sinir uçlarıyla oynamak hiçbir ülkenin tevessül etmemesi gereken bir hata ve handikaptır” dedi.

“Siyasette yeni arayış çabalarının ölü doğmaktan başka şansı yoktur”

Birleşmiş Milletler 74’üncü Genel Kuruluna da dikkat çeken Bahçeli şunları kaydetti:

“17 Eylül 2019’da başlayacak olan Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulunda Türkiye-ABD arasında kurulması beklenen muhtemel görüşme trafiğinin güvenli bölge etrafındaki kuşku ve güvensizlikleri gidermesi, ülkemizin meşru tezlerinin ve haklı endişelerinin anlayışla karşılanıp gereğinin yapılması samimi dileğimizdir. Aksi halde Türkiye başının çaresi bakmalı, Fırat’ın doğusuna milli güç imkânlarıyla ansızın girmeli, huzur ve güvenliği tesis etmelidir. Orman yakan, sonra da dönüp kesilen ağaca tepki gösteren, insan canına kast eden, arkasından demokrasi ve özgürlük edebiyatı yapan canilerin istismarlarıyla birlikte kökleri kurutulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi önümüzdeki dönemde sorumlu, ahlaklı, ilkeli ve milli muhalefet çizgisini ilkeli ve iradeli biçimde koruyacaktır. Cumhur İttifakı’nın yaşaması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yerleşip kurumsallaşması için üzerimize düşen her görev eksiksiz yerine getirilecektir. Ayrıca siyasette yeni arayış ve partileşme çabalarının ölü doğmaktan başka şansı da olmayacaktır. Cumhur İttifakı’nı gölgelemeye, kayyum atamasını sorgulamaya, MHP ile AK Parti arasına çomak sokmaya heves eden eski ve marazi siyasetçilerin, terör sevici ve sicili lekeli şahsiyetlerin kumpasları kesinlikle tutmayacaktır."