Kahramanmaraş’ın Pazarcık mevkiinde meydana gelen 7.4 şiddetindeki depremi değerlendiren Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, depremin, Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci depremi olduğunu belirtti.

Depremin beklenen bir deprem olduğunu kaydeden Bektaş, “Beklenen bir deprem. Bin 500 yılından bu yana deprem olan bölgede enerji birikimi vardı. Aslını ararsanız sismik boşluk vardı yani uzun zamandır o bölgede deprem olamamıştı dolayısıyla o deprem oldu” dedi.

Depremin Richter ölçeğinin Kandilli kayıtlarında 7.4, Amerikan Jeoloji Dairesince 7.8 verildiğini ifade eden Bektaş, “Beklenen bir deprem. Bin 500 yılından bu yana deprem olan bölgede enerji birikimi vardı. Aslını ararsanız sismik boşluk vardı yani uzun zamandır o bölgede deprem olamamıştı dolayısıyla o deprem oldu. Doğu Anadolu veya Güneydoğu Anadolu’nun deprem seline genel olarak bakacak olursak; son 57 yıl içerisinde bu beşinci en büyük büyük deprem. 1966 yılında Varto’da başlayan deprem sellik Kuzey Anadolu fayı üzerinde gelişiyor daha sonra 1971’de Doğu Anadolu fayı Bingöl’e geçiyor. 1975’de Güneydoğu Anadolu fayı üzerine geçiyor ve 2020 yılında tekrar Doğu Anadolu fayı üzerinde dolayısıyla kuzeyden güneye doğru bir deprem enerjisinin göçünü görüyoruz. Vanto’dan Elazığ’a ve Elazığ’dan daha da aşağıya Kahramanmaraş’a doğru geliyor. Burada deprem sadece yüzeyde tahribat yapmıyor. Görünen şu ki; deprem yer altına enerji verdiği zaman bu enerji uzun zaman aralığında geniş bir alana yayılıyor. Bu geniş alana yayılması zaman istiyor birkaç on yıl istiyor. Bu bakımdan bu depremlere bakacak olursak büyük deprem arasında birkaç on yıl var. Pazarcık, depremin olduğu yer aynı zamanda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde üç büyük fayın birleşme yeri oluyor. Birisi Güneydoğu Anadolu bindirme fayı dediğimiz bir fay zonu. Diğeri Doğu Anadolu fayı Elazığ- Bingöl hattında uzanan fay. Bir diğeri de Malatya’ya uzanan Doğu Anadolu fayının batıdaki kolu. Bu üç fayın birleştiği bir deformasyon zonu ki; burada kabuğu kırmak çok daha kolay. Çıkan enerjinin Richter ölçüsüne göre Kandilli 7. 4 veriyor ama Amerikan Jeoloji Dairesi 7.8 veriyor. Derinlik farkı da var ama genel olarak sığ deprem diyoruz. Fakat 7.8’lik Richter ölçeğine göre büyüklük şu gösteriyor ki; Cumhuriyet tarihinin yani son 100 yıl içerisinde olan en büyük ikinci deprem. Birinci büyük deprem 1939 Erzincan depremidir 7.9. İkinci 1999 İzmit depremi 7.6 ama 2023 yılında yaşadığımız Pazarcık depremi 7.8. Dolayısıyla ikinci büyük bir deprem” diye konuştu.

"Doğu Anadolu bölgesindeki yapı stokumuz maalesef Türkiye’nin diğer bölgelerinden daha zayıf"

Bu tür depremlerin çevre illerin gerçek deprem potansiyelinin belirlenmesinde önemli rol oynayacağını kaydeden Bektaş, “Biz depremin şu anda hasarlarını dahi bilmiyoruz, can kayıplarını bilmiyoruz. Şurada bir gerçek var ki; bu tür depremler çevre illerin gerçek deprem potansiyelinin belirlenmesinde önemli rol oynayacaktır. Burada 6 tane, 6 buçuk veya 6’dan büyük artçı deprem yaşandı bunlar devam edecek. Genel davranış şudur; 7.8’den sonra olan depremler genel olarak daha küçüktür. Yani 7, 6 bunlar aylarca sürecek ve neticede yer kendine gelecek ve oturacak. En önemli konu; birinci darbede yani ana şokta zarar görmeyen binalar veya az zarar gören binalar ikinci şokta veya üçüncü şokta yıkılabilir. O bakımdan vatandalar ne yapması lazım; ’benim ev birinci şokta yıkılmadı, dayanıklı demek’ doğru değil. Binaların çok iyi kontrol edilmesi lazım. Stratejik yapıların hastanelerin kontrol edilmesi lazım. Gerekirse uzman kişilerle beraber kontrol edilmesi lazım. Çünkü görülüyor ki; bütün dünyada ana şoktan çok, ikinci veya üçüncü deprem dalgaları binaları yıkıyor. Öte yandan hepimizin bildiği gibi en büyük deprem biz burada yaşıyoruz ama; burası Türkiye’nin en zayıf yapı stokuna sahip olduğu il. Ekonomik olarak Doğu Anadolu bölgesindeki yapı stokumuz maalesef Türkiye’nin diğer bölgelerinden daha zayıftır. Dolayısıyla deprem şu anda Türkiye’nin yapı stokunun en zayıf olan yeri vurmuştur, can kaybı da bundan dolayı oluyor” ifadelerini kullandı.