Hepimiz günlük yaşamda zaman zaman bir takım sorunlarla karşılaşıyoruz. Bazen iş yerinde, bazen ikili ilişkilerimizde, sosyal yaşantımızda ya da aile yaşantımızda sorunlar yaşayabiliyoruz. Bu problemler kendi içimizde bizi huzursuz edebiliyor ve ya çevremizdeki insanlara yansıtabiliyoruz. Ancak günlük yaşamın koşturmacasına kendimizi o kadar kaptırmışız ki sürekli yapmamız gereken işler ve yetişmemiz gereken bir yerler olduğundan bu sorunlarımızı göz ardı edebiliyor ya da erteleyebiliyoruz. Dolayısıyla bir süre sonra kendimize ve bedenimize duyarsızlaşmaya başlıyoruz. sık sık boyun ağrılarından, geçmeyen mide ağrılarından ya da şiddetli baş ağrılarından şikayetçi olanlarımızın sayısı hiçte az değildir. İlk etapta bunlar fiziksel bir sorun gibi algılanabilir ancak yaşadığımız yoğun stres ya da bastırılmış duygulardan dolayı vücudumuzun bize verdiği bir takım sinyaller olma ihtimali göz ardı edilemez. Çünkü ruh ve beden sağlığı bir bütündür. Dünya Sağlık Örgütü de sağlıklı olma durumunu fiziksel, sosyal ve ruhsal iyi olma hali olarak tanımlıyor. Öyleyse fiziksel sağlığımız konusunda rahatsızlık hissettiğimizde hemen ilgili hekime başvuruyorsak psikolojik sağlığımız konusunda da aynı şekilde hassas davranmalı ve bir uzmandan destek almaktan çekinmemeliyiz. Çünkü yaşadığınız problemler hayatınızın bir çok alanını etkileyerek sorunlarınızın içinden çıkılmaz bir döngüye girmesine sebep olabilir.

Tüm bunları göz önüne aldığımızda şu soruyu sormanız muhtemeldir. Peki psikoloğa gitmem gerektiğini nasıl anlarım? Yaşadığımız her sorun psikolojik mi? Öncelikle yaşadığınız sorun sizi rahatsız ediyorsa, günlük yaşamınızı etkilemeye başladıysa, ilişkileriniz ve sosyal yaşantınız bozulmaya başladıysa, uyguladığınız çözüm yolları yetersiz kalıyorsa profesyonel bir destek almanızda fayda var. Ancak bazen insanlar destek alması gerektiğini biliyor ama psikoloğa gitme konusunda endişe yaşayabiliyor. Yıllar geçtikçe psikoloğa gitmenin yetersizlik olduğu algısı kırılsa da hala psikologlara ve terapi sürecine karşı ciddi ön yargılar olduğunu görüyoruz.  Bu ön yargıların başında kişilerin gizlilik konusundaki endişeleri geliyor. tanımadığı birisine kendisini açmak en özelini paylaşmak haliyle insanlara zor gelebiliyor. Ancak gizlilik psikoterapinin en temel ilkesidir. Ve bir psikolog lisans eğitimi sırasında gizlilik ilkesi başta olmak üzere danışanın iyilik halini esas alacak etik kurallar çerçevesinde yetiştirilir. Ve mesleğe başladığında ise bu etik ilkeler dahilinde danışanlarına hizmet sunar. Psikologlar için danışanın paylaştığı her şey özel ve gizlidir. Ayrıca sizi yargılamadan kabul eder. Yani psikoterapi süreci sizin tüm şeffaflığınızla kabul gördüğünüz güvenli bir alandır.

Psikoloğa gitme konusunda karşılaştığımız ön yargılardan biri de psikologların deli doktoru olduğu söylentileridir. Ancak insanların zaman zaman problemler yaşaması olağandır. Ve problem yaşadığınız süreçte kendinize dışardan bakamazsınız, olayları yeteri kadar doğru analiz edemez ve dolayısıyla sağlıklı kararlar veremezsiniz. Bu durumu fark edip yaşam kaliteniz için profesyonel bir destek almak da oldukça bilinçli bir davranıştır. Psikoterapi danışan ve terapistin iş birliği içerisinde yürüttüğü profesyonel bir süreçtir. Problemlerinizin çözümünde böyle bir destek sizi oldukça rahatlatacaktır. Ancak bu konuda dikkat etmemiz gereken bir husus vardır. Maalesef günümüzde birçok insan sözüm ona ilişki koçu, yaşam koçu, kariyer danışmanı, kişisel gelişim uzmanı olarak kendisini nitelendirebiliyor. Ancak bu kişiler topluma maddi ve manevi zarar vermektedirler. Psikolog, yalnızca üniversitelerin psikoloji bölümlerinden mezun olmuş kişilere denir. Diğer türlü kısa süreli eğitimlerle, sertifikalarla ruh sağlığı çalışanı olunamaz. Bu nedenle bir destek almaya karar verdiğinizde öncelikle destek alacağınız kişinin diplomasını sorgulayınız. Nasıl ki bir hekime başvururken araştırıyorsanız, sorguluyorsanız kimse ruhunuzda makas unutmasın diye ruh sağlığınızı da diplomasını görmediğiniz kimselere emanet etmeyiniz.

Bir sonraki yazımda psikolojiye dair başka bir konuda görüşmek üzere…