Uzman Klinik Psikolog Ece Özçırak, ebeveyne yabancılaşma sendromunun özellikle çekişmeli boşanmalarda ve velayet davalarında sık karşılaşılan bir durum olduğunu söyledi.

Ebeveyne yabancılaşma sendromunun, çocuğun beyni yıkanarak duygusal anlamda diğer ebeveyne karşı yabancılaştırılması sonucu oluşan bir psikolojik sendrom olduğunu ifade eden Özel Medicana Bursa Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Ece Özçırak, “Çocukların böyle bir durumla karşılaşması duygusal taciz olarak kabul edilmekte. Bunun bir çocuk hakları ihlali olmasının kabul ediliyor. EYS zamanla üzerinde durulması gereken ve önemli bir rahatsızlık olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Çocuklar, bilhassa ebeveynleri tarafından yapılan duygusal ve psikolojik istismara karşı savunmasızdırlar ve çok kolay kandırılabilirler. Boşanma sürecinde eşler kendi aralarındaki husumeti bilinçli veya bilinçsiz olarak çocuklarına da yansıtarak onları bir taraf olmaya itebilirler. Burada amaç, mahkeme süreçlerinin sonunda diğer ebeveynin, çocuğun dünyasında karalanması, yok edilmesi, tüm bağının kopartılması hedeflenerek art niyetli davranışlarla zafer ve zaman kazanmaya çalışılmasıdır. Bu noktada tacizci ebeveyn, eşiyle olan problemleri sebebiyle çocuğunun da diğer ebeveyne karşı mesafeli olmasını ve kendi tarafında yer almasını istemektedir. Bu hedefle bilinçli veya bilinçsiz olarak hareket eden duygusal tacizciye ‘yabancılaştırıcı’ denir. Bu anlamda yabancılaştırıcı, duygusal istismarın istisnasız sorumlusu ve zanlısıdır” dedi.

Çocuğu diğer ebeveynden soğutmak ve kendine bağlamak için onu şımartıcı davranışlarda bulunmak, boşanmanın sorumluluğunu diğer ebeveyne yüklemenin en basit yabancılaştırıcı taktiklerinden biri olduğunu belirten Özçırak, “Çocuğu göstermekte zorluk çıkarmak ve diğer ebeveynin icraya başvurmasına yol açmak en bilindik yabancılaştırıcı taktiğidir. Bu faaliyetler sonucunda çocukta diğer ebeveyn hakkında olumsuz düşünceler belirir. Diğer ebeveyni dikkate almamaya, önemsememeye başlar ve diğer ebeveynin çocuk üzerindeki etkinliği ve rol modelliği sarsılır. Bu sebeple yabancılaşmanın fark edildiği ilk anda tedbir almak gerekir. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde belki yüz binlerce EYS vak’ası olduğu söylenebilir. Hal bu ki, her çocuk anne ve babalı büyüme hakkına sahiptir. Bu, çocukların temel insani haklarından biridir” diye konuştu.

Özçırak, “Çocuklar üzerinde telafisi zor olan ciddi psikolojik sorunların eşlik ettiği tablolar ortaya çıkmaktadır. EYS’nin bir de diğer ebeveyn tarafı vardır. Çocuğu kendisinden yabancılaştırılan ve uzaklaştırılan ebeveyn çocuğunu özler, görmek ister, çocuğuna ulaşmaya çalışır, bu durumu tekrar tekrar sürekli yaşar. Sevgisini, özlemini bastırmayı başarabilse bile sorumluluk duygusunu yadsıyamaz. Enerjisinin tamamını çocuğuna olan özlemini bastırmaya, çözüm bulmaya harcar. Sonuç olarak, her çocuğun anne ve baba şefkatiyle büyüme hakkı tüm modern anayasaların temel ilkelerindendir. Çocukların ebeveynlerinden birinden koparıldığı bu durum bir çocuk istismarı, çocuk hakkı ihlalidir" şeklinde konuştu.