Kalbin beslenmesini sağlayan atar damarlara koroner arterler denildiğini söyleyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Önder Teskin, "Kalp çevresinde yer alan bu damarlardaki ciddi tıkanıklıklar sonucu kalp krizi ve kalp yetmezliği gelişmektedir. Sol meme altından göğüs ön duvarına yapılan yaklaşık 5-8 santimetrelik kesi ile koroner damarlara bypass yapılabilmektedir" dedi.

Biruni Üniversite Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Önder Teskin, Türkiye’de çok az merkezde yapılan küçük kesi ile bypass cerrahisi hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Önder Teskin, "Kalp ve damar hastalıkları arasında sık görünen hastalık koroner arter hastalığı dediğimiz kalp damarlarının daralması veya tam olarak tıkanmasıdır. Kalbin beslenmesini sağlayan atar damarlara koroner arterler denilir. Kalp çevresinde yer alan bu damarlardaki ciddi darlıklar ve tıkanıklıklar sonucu kalp krizi (miyokard enfarktüsü) ve kalp yetmezliği gelişmektedir. Ailesinde koroner arter hastalığı olan kişilerde yüksek kolesterol düzeyleri ve yoğun sigara kullanımı sebebiyle gelişen koroner arter hastalığı ile hastanın yaşam kalitesi bozulur. Özellikle yüksek kan basıncı (hipertansiyon), damar sertliği (aterosklerozu) ve şeker hastalığı (diabetes mellitus) olan kişilerde kalp damar tıkanıklık riski yüksektir. Kalbin beslenme bozukluğunu ortadan kaldırmak ve hastanın göğüs ağrısı olmadan normal yaşamına dönmesini sağlamak amacıyla uygulanan cerrahi işleme koroner by-pass ameliyatı denilir" ifadelerini kullandı.

Kalp ameliyatlarının büyük bir kısmını oluşturan koroner cerrahisinde amacın damarın tıkalı bölümünü baypas ederek (köprüleme yaparak) kalbin beslenmeyen bölümlerine yeniden kan akışını sağlamak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Teskin, "Yeniden beslenmeye başlayan kalpte iskemiye bağlı ver olan göğüs ağrıları geçer, kalp krizi riski azalır ve kalbin kasılma fonksiyonundaki bozulma önlenir. Çoğunlukla göğüs iç duvarında yerleşmiş olan meme atardamarları (LIMA -RIMA), kol atar damarı (radial arter) ve bacaktan çıkarılan toplardamarlar (safen ven) kullanılarak greftleme yapılır. LIMA (internal mamaryen arter) ile yapılan by-pass cerrahisi sonrası damarın açık kalma oranları 10 yıldan sonra bile yüzde 90’ın üzerindedir. Ameliyatlar sırasında kalp akciğer pompası (kardiyopulmoner bypass) kullanılabilir ya da uygun vakalarda çalışan kalpte (beating heart) by-pass yapılabilir" diye konuştu.

Prof. Dr. Teskin, "Günümüz modern kalp cerrahisinin ana hedefi olan hızlı hasta iyileşmesini sağlamak amacıyla fast -track (hızlı) anestezi yöntemleri ve minimal invaziv kalp cerrahisi (küçük kesi) prosedürleri uygulanır. Bypass greftlerini hazırlarken koldan ve bacaktan alınacak damarlar endoskopik yöntemlerle çıkarılabilir ve bu sayede hastaların çoğunda cerrahiye bağlı kesiler 1-2cm ile sınırlı kalır" dedi.

Prof. Dr. Önder Teskin, sözlerini şöyle tamamladı: "Minimal invaziv kalp ameliyatları arasında TCRAT (total coronary revascularization via a left anterior thoracotomy) prosedürü son yıllarda öne çıkan tekniklerdendir. Sol meme altından göğüs ön duvarına yapılan yaklaşık 5-8 santimetrelik bir kesi ile koroner damarlara bypass yapılabilmektedir. Bu teknik sayesinde gerekli görülen hastalarda kalp akciğer pompası kullanılabilmektedir. Aynı teknik ile kalp çalışırken de (beating heart) bypass yapmak mümkün olmaktadır. Özel alet ve ekipmanlar kullanılarak şu anda birkaç sınırlı merkezde yapılabilen bu işlem sayesinde hastanın göğüs kemiği kesilmeden çok damar bypass yapmak mümkündür. Yoğun bakım süresini ve hastane yatış süresini kısaltan bu yöntem ile hiçbir kemik kesisi olmayan hastalar çoğunluğunda 3-4 gün içerisinde taburcu edilebilir seviyede iyileşmektedir. Hastalar kısa süre içerisinde normal hayatlarına dönerler ve daha kaliteli bir yaşam kalitesine ulaşırlar".