Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi ‘Tandır Yanıkları Çalıştayı’nın raporunu açıkladı.

SBÜ Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 5-6 Haziran tarihleri arasında tandır yanıklarıyla ilgili olarak ‘Yanık Sempozyumu’ adı altında gerçekleştirilen çalıştayın sonuç raporu açıklandı. Raporu açıklayan Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Sebahattin Çelik, amaçlarının tandırı ortadan kaldırmak değil, yaşanan sorunlara dikkat çekmek olduğunu söyledi. DAKA ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin desteği ile Van’ın tüm ilçelerini içine alan tandır problemleriyle ilgili olarak 6 ay süren bir araştırma gerçekleştirildiğini dile getiren Çelik, araştırma ile ilgili olarak 5-6 Haziran tarihleri arasında kentte akademisyenlerin ve araştırmacıların katılımı ile ‘Tandır Yanıkları Çalıştayı’ adı altında bir sempozyum gerçekleştirildiğini hatırlattı. Bu çalışmanın Türkiye ve dünyada bir ilk olduğuna vurgu yapan Çelik, Van ve ilçelerinde bulunan toplam 691 muhtara ulaşmaya çalıştıklarını ifade ederek yüzde 80 oranında bir saha araştırması gerçekleştirdiklerini belirtti. Yanıkla ilgili hastanenin verilerini, saha çalışmasını ve tandır dumanı kimyasal analizini baz aldıklarını söyleyen Çelik, “Bu rakamın 104 bin 735 olduğunu tespit ettik. Bu kadar olduğunu tahmin etmiyorduk, ama meğer yüz binin üzerinde tandır varmış. Sadece kırsalda değil, kentte de çok sayıda olduğunu gördük. Tandır en fazla son yıllarda en çok göç alan Bostaniçi Mahallemizde var, ardından da Erciş ilçemiz geliyor” dedi.

Raporda, Çatak ilçesinde en fazla yanık vakası olduğunu dile getiren Çelik, yanıkların da en çok haşlanma şeklinde olduğunu ifade etti.

"Tezek daha makul"

Kırsal kesimde tandırda daha çok tezek, kentte ise odunun tercih edildiğini tespit ettiklerini anlatan Çelik, en çok tezek kullanan ilçelerin başında Özlap’in geldiğini söyledi. Tandır dumanı ile yemek borusu kanseri, KOAH, akciğer gibi hastalıkların ortaya çıktığını belirten Çelik, yapılan analizlerde kanserojen açısından tezeğin odundan daha az zarar verdiğini tespit ettiklerini kaydetti. Sahada yaptıkları araştırma sırasında tandır geleneği konusunda kafalarında negatif bir düşünce olmadığını belirten Dr. Çelik, “Amacımız tandırı ortadan kaldırmak için böyle bir çalışma yapmak değil, böyle bir sorunun yaşandığını göstermek ve duyurmak istedik. Çare üretmek için bu araştırmayı yaptık. Çalıştayla bunu amaçladık. Örnek tandırlar yapılabilir. Yine bu çalışmayla tezeğin odundan daha zararsız olduğu ortaya konuldu. Bizim bu çalışmayla bir diğer amacımız insanlar yanmasın, hasta olmasın” ifadelerini kullandı.

“Bir kadın kapalı ortamda günlük ortalama 4 saat çalışmaktadır"

Tandır dumanının içerisinde özellikle odun tandırlarında ağır hidrokarbonlar denilen kanserojen moleküllerin bulunduğuna dikkat çeken Çelik, “Bir kadın kapalı ortamda günlük ortalama 4 saat çalışmaktadır. Haftada iki gün çalıştığını düşünseniz 50 yaşına kadar yaklaşık 20 bin saat bu dumana, bu tandıra maruz kalmaktadır. Ayrıca tandır kaynaklı yüzde 6.7 yanık gözlemlenmektedir. Tandır yanıkları hastaları, diğer yanıklara göre 2-3 kat daha fazla yatmaktadır. Sonuç olarak biz bu tandırların ıslah edilmesi ve iyileştirmesi gerektiğini ortaya koyduk. Bunun için de politika yapıcılarına veri hazırladık. Burada şunu önerdik. Ucuz halk ekmeği üretilebilir ve tandıra olan ihtiyaç azaltılabilir. İkincisi, tandır eğer olacaksa, tandır seviyesi biraz yukarıya kaldırılabilir. Bu iki farklı dokunuşla tandır yanıkları ve tandır duman hastalığını minimalize edebileceğimizi önerdik. En önemli amacımız toplumda bir farkındalık oluşturmaktır. Bu sempozyumla bunu başardığımıza inanıyoruz" diye konuştu.