Hitit Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi-Tıbbi Mikrobiyoloji-Viroloji Doçenti Dr. Gülçin Alp Avcı, son günlerde korona virüsü vakaları ile ilgili alınması gereken önlemler hakkında açıklamada bulunarak, “Panikle hata yapmaktansa, Sağlık Bakanlığının önerilerini dikkate almak ve onların gösterdiği bu üstün çabaya destek olarak emeklerin boşa gitmemesi ve pişman olmamak için elimizden gelenin en iyisini fazlasıyla yapmalıyız” dedi.

Korona virüsünün (Covid-19) dünyada yayılmaya devam ettiğini hatırlatan Hitit Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi-Tıbbi Mikrobiyoloji-Viroloji Doçenti Dr. Gülçin Alp Avcı, ancak virüsün nasıl bir yapıya sahip olduğunu, nasıl yayıldığını ve nasıl korunmamız gerektiğinin bilindiğine dikkat çekti.

Korona virüsü vakaları hakkında yetersiz bilgiye sahip olan bireylerin kulaktan dolma bilgileri hızla yayarak gereksiz bir panik ortamı oluşturduklarına vurgu yapan Avcı, vatandaşlara sağduyulu olmaları için çağrıda bulundu.

“Panikle hata yapılmamalı”

“Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun incelemeleri ve çalışmaları sayesinde bu virüsün ülkesine en geç alan ülkelerden biri, Türkiye” diyen Dr. Avcı, "Son birkaç gündür ülkemizde ortaya çıkan pozitif vakalardan dolayı halkımızdaki panik havası artış gösterdi. Bilinçsizce marketlere akın edilip, raflar boşaltıldı, evlerde yiyecek ve dezenfektan stoklandı. Konunun uzmanları her gün televizyon ekranlarında halkımızı doğru bir şekilde bilinçlendirmeye çalışıyor. Tüm dünya genelinde ülkelerle olan gerek ticari gerekse akrabalıklarımızdan dolayı kurduğumuz yakın temasımız nedeniyle ülkemizde pozitif vaka olması zaten kaçınılmaz bir durumdu. Sağlık Bakanımızda açık bir şeklide her konuşmasında bunu ifade etti. Ancak Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulumuzun incelemeleri ve çalışmaları sayesinde bu virüsü ülkesine en geç alan ülkelerden biri olduk. Bu durum ne anlama geliyor? Bakanlığımızın ve Bilim kurulunun değerli çalışmaları ve gözlemleri sayesinde virüsün bulaş, tanı ve tedavi gibi aşamaları izlenip nasıl hızlı bir yol izleyeceğimiz ve en az zararla nasıl bu zor koşulların üstesinden gelebileceğimiz konusunda çok önemli adımlar atıldı ve büyük bir titizlikle tüm çalışmalar devam etmekte. Şimdi tek yapmamız gerekense, panikle hata yapmaktansa, Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulumuz üyesi hocalarımızın önerilerini dikkate almak ve onların gösterdiği bu üstün çabaya destek olarak emeklerin boşa gitmemesi ve pişman olmamak için elimizden gelenin en iyisini fazlasıyla yapmakta. Çünkü bireysel çaba toplumsal çabayı destekleyecektir” ifadelerini kullandı.

Şu an pandemi yaptığı açıklanan Covid-19 virüsü ile de kısaca bilgiler veren Doç. Dr. Avcı, “Covid-19 zarflı bir RNA virüsüdür. Bu virüsler, 27 ila 32 kb uzunluğunda neredeyse bilinen en büyük viral RNA genomuna sahiptir. RNA virüsleri ve zarflı virüsler diğer virüslere oranla dezenfektanlara ve ortam koşullarına daha duyarlıdır. Bu iki özelliğin Covid-19’da bir arada olması bize bir takım avantajlar da sağlamaktadır. Virüsün taşıdığı zarf yapısı en az 60o -80olik etil alkol içerikli çözücülerle ve su-sabun kullanımı ile yok edilebilir. Zarfı olmayan bir virüs bu koşullarda uzun süre canlı kalamayacaktır. Ayrıca, havaların ısınmasıyla virüsün etkisinin azalacağı da düşünülmektedir. Ancak virüs şuanda sıcak ülkelerde de aktif rol oynadığı unutulmamalıdır. Bu durum tamamen virüsün yükünden kaynaklanmaktadır. Zaman içerisinde bu yük giderek azalacaktır” şeklinde konuştu.

Hijyenin önemine dikkat çekti

Türkiye’de açıklanan ilk vakanın ardından marketler ve dezenfektan ürünlerindeki artışa da işaret eden Doç. Dr. Avcı, “Ülkemizin yiyecek konusunda vatandaşlarını sıkıntıya düşürmeyecek durumda olduğunu gayet iyi biliyoruz. Dezenfektanlar konusunda ise bu kadar aceleci davranmayıp elimizdeki imkânlardan gayet iyi bir şekilde faydalanabiliriz. Türk toplumu zaten temiz bir toplumdur. Bu birçok araştırmada da görülmektedir. Hepimizin evlerinde çamaşır suyu mevcuttur. Evlerimizdeki yüzeyler için özellikle bu çamaşır sularından faydalanabiliriz. Bunlardan kendimiz evde 1/10 oranında sulandırma ile çok iyi bir dezenfektan oluşturabiliriz. Ayrıca el temizliği için de, zaten televizyon ekranlarında ve sosyal medyada sağlık alanında çalışan kurum ve insanların paylaşımlarında olduğu gibi, 20 saniye boyunca su ve sabun yeterlidir” açıklamasında bulundu.

"Uzun süre kullanılan nemli maskeler, ellerle sürekli temas halindeki maskeler mikroorganizmalara davetiye çıkarmaktadır”

Maske kullanımı ile ilgili de uyarılarda bulunan Doç. Dr. Avcı, “Bir diğer dikkat çeken konu ise maske kullanımı. Bu konuda da görüşlerini paylaşarak, “Maskeler de neredeyse tüketilmiş durumda. Bilmemiz gereken en önemli konu, maskeler ya hasta kişiler tarafından ya da hastaya müdahale edecek sağlık çalışanları tarafından kullanılmalıdır. Elbette risk grubundaki kişilerinde kullanmasında fayda vardır. Ancak kullandığımız maskelerin de hastalık etmeni mikroorganizmaları biriktirdiğini ve bu durumunda enfeksiyonlara neden olabileceğini unutmamalıyız. Özellikle uzun süre kullanılan nemli maskeler, uzun süre değiştirilmeyen maskeler ve ellerle sürekli temas halindeki maskeler mikroorganizmalara davetiye çıkarmaktadır” dedi.

“Okullar tatil oldu. Ama bu AVM’lerde gezin, kapalı oyun alanlarında vakit geçirin demek değil”

Bu süreçte insanlar arasındaki iletişimle ilgili de uyaran Avcı, “Dikkat etmemiz gereken en önemli konu iletişimde mesafe. Kalabalık ortamlardan lütfen uzak duralım. Evet, okullar tatil oldu. Ama bu AVM’lerde gezin, kapalı oyun alanlarında vakit geçirin demek değil. Çocuklarda bu virüsün çok ciddi etkilerini görmüyor olabiliriz. Bu tedbirler sadece çocuklarımızın sağlığını korumak için değil, onların temas edebileceği kronik hastalığı olan bireyleri de koruyabilmek için. Herkes dışarıdan göründüğü kadar sağlıklı olmayabilir. Bu hastalıklar kronik yani devamlı bu insanlarla var olan hastalıklardır ve bu kişilerin bağışıklık sistemleri basit hastalıkları bile tolere edemeyecek durumda olabilir. Unutmayın ki, sadece kendimizden sorumlu değiliz. Birimizin sağlığı toplumumuzun sağlığı demektir. Tabii ki, hem çocuklarımızı hem de kendimizi evlere uzun süreli kapatmayalım. Uzun süre kapalı ortam psikolojik hastalıklara da davetiye çıkarabilir. Açık havada, kalabalık olmayan bölgelerde vakit geçirmek hem bizleri hem de onları rahatlatacaktır. Sadece kendimizden sorumlu değiliz. Birimizin sağlığı toplumumuzun sağlığı demektir.

“Sosyal medyada Umre’den gelenleri ziyarete giden akraba ve komşuların paylaşımlarını görüyoruz”

Umre’den gelenlerle ilgili de önemli uyarılarda bulunan Avcı, şunları kaydetti:

“Elbette uçaktan indikten sonra gerekli sağlık taramalarından geçiriliyorlar. Ancak biliyoruz ki, anlık tarama bizim için sadece o anda şüpheli insanların hastane ortamında karantinaya alınmasını sağlıyor. Ancak biliyoruz ki, virüslerin bir kuluçka süresi var, yani bulaştırıcılık süresi, hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için önemli olan 14 günlük bir süreç. Bu süreç boyunca evlerine ulaştıktan belli bir süre sonra da hastalık belirtileri ortaya çıkabilir. Hastalık belirtileri yok diye lütfen söylenen karantina sürelerine uymamazlık yapmasınlar. Sosyal medyada Umreden gelenleri ziyarete giden akraba ve komşuların paylaşımlarını görüyoruz. Unutmayın ki, sadece kendi sağlığınızdan değil başkalarının da sağlığından sorumlusunuz. Lütfen ziyaretlerinizi erteleyiniz. ALO 184 Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (SABİM) Danışma Hattı, SABİM Korona Danışma Hattı’na dönüştü. Bu süreç hem Sağlık Bakanlığımız hem de Bilim Kurulu tarafından çok güzel bir şekilde planlandı ve yürütülüyor. Burada önemli olan sağlık çalışanlarını ve sağlık kuruluşlarını gereksiz yere meşgul etmemektir. Biliyoruz ki, Covid-19 diğer gribal enfeksiyonlarla benzer bir klinik tablo da oluşturmaktadır. Sağlık bakanlığımız ve Bilim kurulunun önerileri dikkate alınarak, ateş, solunum yolu enfeksiyon bulguları (öksürük, nefes darlığı) gibi belirtilerde sağlık kuruluşlarına başvurmadan önce sakin olmalı ve son 14 gün içerisinde sizin ya da bu süreçte iletişim kurduğunuz kişilerin yurt dışı giriş-çıkış durumu gözden geçirilmelisiniz, böylesi bir durum söz konusu değilse ve kronik bir hastalık geçmişiniz yoksa evde semptomlara göre hareket etmek en önemlisi. Bu bulgulara solunum sıkıntısı eklendiğinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna telefonla (Alo 184- SABİM) durumunuz hakkında bilgi vermeli ve sağlık çalışanlarının uyarıları dikkate alınmalıdır. Eğer gerek duyulursa acil yardım istenebilir veya maske kullanarak aile hekimine başvuru yapılabilir. Bundan sonraki süreç sağlık kuruluşları tarafından yürütülecektir”