ANKARA (AA) - AA muhabirinin Sağlık Bakanlığından Dünya Kulak ve İşitme Günü dolayısıyla derlediği bilgiye göre, işitme kayıpları kişinin konuşmasını geciktiren ve bozan en önemli faktör olarak öne çıkıyor.

İşitme kaybı ile doğan ya da doğumdan sonra işitme kaybına neden olabilecek travma, hastalık veya ilaca maruz kalan çocuklar, işitme kaybı vaktinde teşhis edilmez ve rehabilitasyon programlarına alınmazlarsa, psikolojik ve sosyal gelişmeleri yetersiz oluyor. İlerleyen yıllarda da eğitim ve sosyal uyum açısından, yaş ve zekaca eşitleri olan çocuklardan geri kalıyor.

İşitme kaybının saptanması bakımından en kritik dönem "yeni doğan dönemi" olarak ifade ediliyor. Yenidoğan her bin bebekten 1-3'ü ileri derecede işitme kaybı ile dünyaya geliyor. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran yüzde 6'ya çıkıyor.

İşitme engeli ile doğan, bu engeli fark edilmeyen bebeğin dil gelişimi duruyor ve bununla birlikte zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimi yavaşlıyor. Erken teşhis konup ve erken rehabilite edilen bebeklerin dil gelişimine paralel olarak, zihinsel sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu yönde etkileniyor.

Doğduktan sonra en geç 6 ay içinde işitme engeli teşhisi konan ve işitme cihazı uygulanıp özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi normal yaşıtlarına benzer seviyede gelişebiliyor.

"İlk 1 ayda tarama testleri tamamlanacak"

Doğumun ilk günlerde uygulanabilen basit testlerle yenidoğan döneminde işitme engeli teşhis edilebiliyor.

İşitme engeli ile doğan bebeklerin erken dönemde tespit edilmesi amacı ile işitme taramasının yapılması, kesin teşhis, işitme cihazı uygulaması ve gerekli rehabilitasyon çalışmasını yapmak üzere, Türkiye'de Yenidoğan İşitme Tarama Programı 2008 yılından itibaren tüm illerde uygulanıyor.

Program kapsamında, tüm illerdeki kamu, üniversite ve özel hastanelerinin yer aldığı merkezlerde işitme taraması, referans merkezlerinde de ileri tanı ve tedavi uygulanıyor. Her yıl ortalama 2 bin 500 yenidoğana işitme kaybı tanısı konuluyor.

Bu alanda yürütülen çalışmalar sonucunda, tüm illerde doğumun gerçekleştiği hastanelerde doğan her yenidoğana, işitme taraması testlerinin daha taburcu olmadan aynı hastanede uygulanabilmesi sağlanacak.

Bu kapsamda, ilk 1 ayda tarama testleri tamamlanacak, ilk 3 ayda işitme kayıplı bebeklerin tanıları konulacak ve 6 ayda da işitme kaybı tanısı alan ve cihaz ihtiyacı olan bebeklerin cihazlarının temini ve rehabilitasyonları yapılacak.

"Okullarda işitme taraması programları yer alıyor"

İşitme, sadece bebeklik döneminde değil çocukluk döneminin her evresinde büyük önem taşıyor.

Çocuklardaki işitme kaybı yaygınlığı eğer gerekli tıbbi ve eğitim desteği sağlanamazsa okul başarısını olumsuz etkiliyor.

Dünyanın pek çok ülkesinde okul taramaları içerisinde, ulusal işitme taraması programları da yer alıyor. Bu kapsamda Türkiye'de de işitme taraması, 81 ilde ilköğretimin 1'inci yılında, belirlenen protokoller çerçevesinde okul ortamında, işitme taraması konusunda eğitimli Toplum Sağlığı Merkezlerinde ya da Sağlıklı Hayat Merkezlerinde görevli sağlık personeli tarafından tarama odyometri cihazları kullanılarak sahada uygulanıyor.

Tarama sonucunda işitme kaybı şüphesi olan çocuklar, ildeki kulak burun boğaz uzmanlarına sevk ediliyor. Daha ileri tetkik ve tedavi gerektiren olgular ise kulak burun boğaz uzmanları tarafından, Yenidoğan İşitme Tarama Programında da üst basamak olan referans merkezlere yönlendiriliyor.