Yıllardır MHP’nin genel başkanlığını yürütmekte olan Devlet Bahçeli, iyi bir akademisyen ve bilim adamı terbiyesi almış, toplumun menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutmayı şiar edinmiş bir şahsiyettir.

     Miting alanlarında sürekli savunma ağırlıklı, vatan- millet sevdalısı, milli değerlerin ışığında adaba muhalif olmadan, küfürsüz ve terbiye sınırları içerisinde konuşmalar yapmaktadır. Şöyle ki;

     Hukuken cumhurbaşkanı seçilen birisi, diplomat ise diplomatlıktan, milletvekili ise milletvekilliği görevinden, bakan ise bakanlıktan, başbakan ise başbakanlıktan istifa eder. Önceki görevi seçilene kadar bırakmayabilir. Dolayısıyla başbakan da başbakanlık görevini, cumhurbaşkanı seçilene kadar devam ettirebilir. Hukuk bunu söylerken Devlet Bahçeli ve onun gibi iyi niyetliler işe ahlaki açıdan yaklaşıyorlar.

     Hatta muhalefet, başbakanın cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra başbakanlık görevinden istifa etmesi gerektiğini etik açıdan uygun görüyor ve istifa ederse daha iyi olacağını ifade ediyorlar. Seçim çalışmalarının da eşit şartlarda yürütülmesi ancak böyle sağlanır diyorlar. Adil olan da bu diyorlar.

     İyi ama etik olmanın faziletini acaba bilen var mı? Bu erdemli tavrı kime kabul ettireceksiniz?

     Sayın Bahçeli bu zihniyetler size ters. Siz sokaklar karanlık-çirkin dediğiniz zaman bile size benim kaynanam gülüyor. Siz efendi oldukça, MHP kaybediyor. Millet “zübükzade” tiplemesini daha çok seviyor, sizi değil. Çünkü;

     Hakaret edemiyorsun, küfür savuramıyorsun, kin ve nefret kusamıyorsun, çelişkili sözlerle halkı uyutamıyorsun, yalan söyleyemiyorsun, hırsızları koruyamıyorsun, hukuka karşı tavır koyamıyorsun, halkın konuşma ve fikir özgürlüklerini kısıtlayamıyorsun, senden olmayanları tehdit edemiyorsun, gerçekte olmayan bir örgütü paralel diye halkına yutturamıyorsun, tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak dedikten sonra, “ milletten tarafım” diyip devleti satamıyorsun.

     BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş cumhur başkanlığına aday olmuş, bu durumdan başbakan ve yandaşları rahatsız olması gerekirken, siz rahatsız oluyorsunuz. Üstelik de bu durum hukuka aykırı bile değilken.

     Kısacası değerli hocam Devlet Bahçeli, poli(çok) thıka (yüzlülük) sizin işiniz değil.

     Politika yine yapınız, ama politikayı meslek olarak yapmayınız, çünkü beceremiyorsunuz, körü körüne size destek verenler de MHP’nin oluşumunu sağlayan gerçek ülkücüler değillerdir. Sizi orada tutmalarının asıl sebebi de meçhul. Gerçek ülkücü ötekileştirmenin karşısında ve nasyonalizmi (ırkçı milliyetçiliği) reddeden, Müslüman – Türk gençlerinden oluşur. Milli, muhafazakar, müreffeh, mutlu, bir toplum her zaman hayalleridir.

    Yalvarıyorum sayın Devlet Bahçeli!

    Artık tadında bırakın lütfen!