Ülkesi hakkında herkes bir şeyler ifade etmek ister. Fikir beyan eden fertler, toplum yararına olduğunu sandığı düşüncelerini aynı zamanda da savunur. Bundan tabii bir şey olamaz. Buna siyaset denir.

 

     Fakat siyaset yapan liderlerin fikirlerini körü körüne savunmak, siyaset yapmak değildir. Böyle bir tavır fikirsizliktir. Bir başkasının fikrini savunan ve kendi fikirlerini ortaya koyamayan, sadece itaat edendir. İşte tehlikeli olan da budur.

 

     Körü körüne tabii olanlar, kendilerini bir hiç yerine koyanlar, sadece yaşayan organik bedenlerdir. Başkasının fikirlerinden yararlanan insanlar aynı kategoride değerlendirilemezler. Birilerinin fikirleri bizlere muhakeme yapma yetisi kazandırmalı.

 

     Bitkiler dahi, kendi köklerinden gıdayı almazlar. Kökleri aracılığıyla topraktan ve sudan yararlanırlar. Başka unsurlar olmadan kökler gövdeyi besleyemezler. Hava ve güneş olmazsa hayatiyetlerini hiç devam ettiremezler. Ayrıca topraktan beslenen bitkiler de toprağa benzemezler. Canlılar da yediklerine benzemezler. Ömrünü tamamlayan her canlı ve cansız da, aslına rücu etmek zorundadırlar. Biri birine düşünce olarak benzeyen insanlar da özdeş değillerdir. Sadece asgari müştereklerde birleşenlerdir. Hiçbir insan da mükemmel değildir. Mükemmellik ancak Allah’a aittir. Fakat gaflettekiler de bunu anlamazlar. Ürkütücü olan da bu!

 

     Gaflette olanları daha ziyade siyaset arenalarında gördükçe ürperiyorum. Düşünceden yoksun güruh, düşünen liderleri görünce akıl tutulması yaşamaya başlıyorlar. Liderlerine, layık olmadıkları payeyi raptediyorlar. Hatta liderlerinin ağzından çıkan çirkin sözleri bile meşru hale sokmaya çalışıyorlar. Ne dediğine değil, kimin dediğine bakıyorlar.

 

     O kadar şuursuzca hareket ediyorlar ki, kırk yıllık dostluklarını bile gölgede bırakıyorlar. Yarın utanabilecekleri sözleri, bugünden çok rahat bir şekilde söyleyebiliyorlar.

 

     Bu da yetmiyor, yapılan çirkin ifadeleri alkışlayabiliyorlar. Liderlerine ters düşen düşüncelerin doğruluğunu denetlemeden, körü körüne karşısında olabiliyorlar. Hatta yanlış hükümlerin avukatlığına dahi soyunabiliyorlar.

 

     Tepedekiler de, aşağı tabakanın bu şuursuz halinden haberdar oldukları için, pervasızlıklarını rahatça sergileyebiliyorlar. Nihayetinde hakaret etmekten zevk alan siyasi liderlerin bir kaybı olmuyor, olan yine gelecek nesle oluyor. Olan yine Türkiye’ye oluyor. Olan yine insanlığa oluyor.

 

     Ülkemizde bu çirkin siyaset daha önceleri yaşanmıştı. Belki bir daha tekerrür etmez diye umut ediyorduk lakin, aynı senaryolar tekrar sahnelenmeye başladı.

 

     Hakaretler, iftiralar, saldırılar bütün seviyesizliğiyle bizleri üzmeye başladı. Adam kayırma, kadrolaşma ayyuka çıktı. En korkuncu da bütün bu bozulmaların savunucuları meydanlara indi. İşte o an tereddütlerim filizlenmeye başladı.

 

     Sanırım siyaset mecrasına dönüyor!