Yazımın sonunda talep ve ricasını aynen yayınladığım Royal Mekatroniğin sahibi İstanbul’da ticari faaliyetine devam eden derttaşım Sayın Bülent beyin özel ricası zaten muzdarip olduğum bir konuyu biraz daha anlamlı kıldı, kendisine teşekkür eder hayatında başarılarının daim olmasını dilerim..
İmalat işinde faaliyet gösteren her firmanın öncelikli ve en büyük sorunu finans..
İşe çok büyük hayallerle başlayan memleket evladı ,Elinde olan sermayesi ile yatırımını tamamlayan belki zar zor ayırdığı cüzi bir miktar nakit ile işletmesini yürütme gayretine giren imalatçı ihtiyaç halinde ilk müracaatı bankalar olur.
Finansı piyasa bankalarından yüksek faiz oranları ile satın aldığı parayla aşmaya çalışan imalatçı, ilk kuyuya düşer kaderin açtığı. 
Kara listeye girer girmesine de o yine mücadele eder, ya kredi kartı bulur emanet yada akraba ve dostlarının adına kredi kullanmakta bulur çareyi, başlarda çare diye sarıldığımız olanak sonradan çaresizliğimiz olur, oda ayrı dava ya, dipsiz kuyu anlayacağınız düş düş bitmez, taaki kaderin ağları elinizi kolunuzu iyice bağlayıp sizi çıkmaza sokana kadar..
Bunu çok da garipsememek lazım biz daha dün indik atın sırtından evde hala gizli bir kuytuda durur tedbir için sakladığımız silahlarımız. 
Bizden bu kadar zamanda ne kadar imalatçı olunursa bizde o kadar imalatçı ve işvereniz işte..
Burada görev eğitimli evlatlarımıza ve ülkemizin ekonomik kurumlarına düşüyor bankaları ya asli işlevselliğine göre yönlendirip denetlemeli, ya da devlet kontrollü alternatif finans kurumu oluşturulmalı.
Kara listeye girenlere vebalı gibi davranmak yerine aktif devam eden ticari hayatlarını en azından sürdürebilmeleri için gerekli ortamın sağlanması lazım.
Her düşene bir tekmede devletten gelirse ayakta kimse kalmaz,iş hayatı olmazsa ülke ayakta kalamaz ,dürüst olalım bizi öyle tarım ve hayvancılık falan kurtarmaz adam fasulyeyi Çin’den Hindistan’dan bize satıp birde para kazanıyor et hemen yanı başımızda iki euro Bulgaristan da nasıl kurtuluş olacak ,hızla ilerleyen dünya liginde teknolojik devrim ve ihracat dışında gayrisi fasara ,yani gardaşım ekonomik ve teknolojik olarak bizden geri olan tüm komşu illerimiz hazır Pazar ,sadece uygun ortam sağlıklı ticari kanun işte reçete bu gayrisi lafı güzaftir..
Hayatın cilvesi bize de çok farklı ülkelere gidip görme imkanı sundu, şuan bulunduğum ülke Almanya nın yıllık ihracat rakamı bir trilyon altiyüz milyar euro ile dünyanın en fazla ihracat yapan ikinci ülkesi ,Amerika dan sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi,peki bunu nasıl başarmışlar?
Şu örnek herhalde yeterli cevap olur ,plastik enjeksiyon dan mamül beton kalıp ararken internetten bir firma buldum Çekoslovakya sınırında internet sitesi gayet çeşitli gittiğimde hem şaşkınlığım hem hayranlığım bir kat daha arttı ahırı karı koca imalathaneye çevirmiş enjeksiyon makinesi ile üretim yapıyor ve dünyaya satıyorlar..
Bizde de bırakın küçük imalatçı olmayı ,büyük tesiste bile büyük belaları salarken üstünüze acımazlar,hayatlarında ellerine hiç geçmeyecek paraları çarçur olmasına yok olmasına sebep olurken, sözüm ona temsilciler, çocuklarının geleceklerine gem vurduklarının farkında bile değildirler..
Hele birde destek birimlerimiz var ki evlere şenlik,imalatçı ile kuaförü aynı kategoride değerlendiren bir anlayıştan ne çıkar, destekleri öyle alanlarda öyle komediler içeriyor ki, sanki eski Türk filmlerindeki maaşını alan memur gibi hissediyor insan kendini. Efendim fuar desteği,tanıtım desteği,yurt dışı gezi desteği,yazılım desteği..
Yahu gardaşım bizim imalatçı aylık ödeme dertlerinden kurtulamıyor ki, sizin verdiğiniz desteği de faideli bir şekilde değerlendirsin..
Ya bankalar onlarda ayrı bir bela Sayın başbakanımız finans kurumlarımız güçlü dedi ,onlar da var güçleri ile öncelikli imalatçıların boynuna binerek denediler kuvvetlerini, hele birde teminatları sağlamsa mezardan çıkmış da firavun, bankada görev almış gibi davranırlar insana..
Aslında herkes kendi alanını laiki ile temsil etse sıkıntı olmayacakta nerde?..
Ziraat bankası çiftçiye , Emlak bankası konut alıcısına, Şekerbank pancar üreticisine, iş bankası ticaretçiye rutin banka işlemleri dışında özel hizmet sunmalı bizde maşallah asli hizmetlerinin dışında hertürlü hizmet var..
Bir diğer konuda işbirliği çalıştayları yahu gardaşım siz imalatçının ekonomik sorunlarını çözün zaten o işbirliği ve destek talep ortamları kendiliğinden oluşacaktır.
Adama siz seminer eğitim hizmeti verirken o yarınki ödemesini hammadde ihtiyacını gidermek için ne yapacağını düşünüyorsa o seminer ne kadar faydalı olur varın siz düşünün..
Yetişmiş eleman sorunu da ikinci problemimiz, iş başvurusuna gelenler beni palet yaparken elimde çekiç ile çivi çakarken gördüğü halde masa başı iş talebinde bulunması hep bana komik geldi,kalkınma hamlesini tamamlamamış ve her tarafı muhaliflerle sarılmış bir ülkede gençliği siz pasifize ederek yarın karşılaşacağımız ilk sıkıntıda içi boş bir neslinde temelini atmış olursunuz,sanat erbabı olarak yetişen bir nesil her ortamda varlığını sürdürebilir. 
Bunu yine Almanya dan örnekleyeyim Avrupa birliğine giren ülkeler arasına katılan ülkelerin işsizleri ilk Almanya ya koşar tek bir millet gördüm diğerlerinden farklı Polonyalılar onlar oldukça mahir dil bilmeseler bile ayakta kalıp rahatça hayatlarını yaşayabiliyorlar,büyük çoğunluğu sanat erbabı, bu örnek yeterli olmuştur sanırım..
Tüm bu olumsuzluklara rağmen hani son dönem başımızda efendim şu kadar milyar dolar zararımız oldu deniyor ya ona rağmen,eğer ki büyük küçük imalatçının önünü açar, gerekli desteği vererek KDV iadeleri için kırk tane fırıldak çevirmeden, sene sonunu bekletmeden, devlet vatandaşına dürüst ve samimi yaklaşırsa,yüz değil ikiyüz milyar dolarda olsa fark etmez biz her işin üstesinden geliriz..
Örnek mi yazı aşağıda buyurun okuyun,yurdum insanı neler yapmış hangi şartlarda neleri başarmış,tüm olumsuzluklara rağmen..
Arkadaşlar hepimiz aynı gemide ummana açılmış yol alıyoruz, batarsak da beraber çıkarsak da beraber, yok öyle makam elinde diye ukalalık etmek,yok öyle iki imza imkanın var diye müteşebbisi yok saymak, herkes yerini de haddini de bilecek..
Bu ülkenin dinamik ayağı elini değil kafasını taşın altına koymuş olan ticaret erbabına gerekli önem verilmezse, zaten çalan ekonomik tehlike çanları daha da artarak devam edecek,tüm bunları dikkate alarak kime sesimizi duyurur kimi uyandırabiliriz bilmem ama geminin batmasına izin vermeden herkes üzerine düşeni yapmalı..
Sevgi saygı muhabbet ile..