Fatih Sultan Mehmet Han zamanında yaşayan Kont Drakula, tarihe kötü harflerle kazınmış. Fakat atalarının yaptığı da dudak uçuklatan cinsten, hafızalarda kalmıştır.

     Kont Drakula’nın dedesi, kendisine bir şato inşa etmek ister. Mısır’ın firavunları gibi piramit havasını yakalamak arzusundadır. Şatonun projesini hazırlayan uzman kadroları ise, işlerini bitirdikleri yere kadar korur, değer verir ve projelerini tamamlayan mühendislerini sinsice ölüme sürükler. Art arda gelen projelerin öncesinden bir sonraki usta habersiz, çalışmasına devam eder.

     Şatonun iç mimarının tamamını hiçbir uzman bilemez. Şatonun gizli bölmelerinin parça parça inşa edilmesi, bir önceki bölmeyi yapan ustanın sır ölümü, Kont’un planıdır. Şatonun tamamı sadece Kont tarafından bilinmektedir. Devasa şatonun inşası tamamlanır, fakat diktatör lidere oturmak nasip olmaz. Diktatörün eşi de başka heveslerin peşindedir. Genç kalabilmek için, bakire genç kızları öldürtüp, öldürttüğü kızların kanlarıyla banyo yapmayı sürdürür. Böyle bir banyonun ise kendisini uzun ömürlü yapacağını sanır.

     Drakula ve eşi, baskı ve zulümle kendilerini halkına sevdirmeye devam ederler. Aynı zihniyet 20. Asra da sirayet eder, Nikolay Çavuşescu ile.

     Halkına hizmet etmek adına, ülkesini maddi ve fiziki imkanlara kavuşturur. Halkın özgürlüğünü ellerinden alır. İnsanların çektiği sıkıntıyı görmezden gelerek, ailesiyle birlikte kendisi safa içerisinde hayatını sürdürmeye devam eder. Çoğunluğun arkasında olduğunu sanan Çavuşescu, gaflet içerisinde olduğunu bilemez, bir gün milyonlara alkışlar eşliğinde hitap ederken, çalışanlara bazı imkanlar vereceğini haykırır.

     İşte bu vaad, Çavuşescu’nun son vaadidir. Halk artık bu tür yalanlara itibar etmediğini, liderlerini ve eşini kurşuna dizerek dünya kamuoyuna ilan eder.

     Acaba! Diyorum…

     Ülke sınırları içerisinde bulunan halkı ikiye bölen, kendinden olmayanları hain ilan eden bir liderin tahakkümü ne kadar idame eder.

     Fatih Projesini bir okulda öğrencilere korumaların ihatası çerçevesinde sunan, hukuku kendi inisiyatifi dahilinde kıskaca alan lider, nasıl adil olabilir?

     Küfreden, hakaret eden bir lideri alkışlayan taraftarın da Türkiye’de Dragula oluşturması, olayın bir başka vahim tarafı değil mi?

    “ Eşek aday olsun, yine oy veririm.” Diyen ve Kendisini deve yerine koyan insanların da var olduğu bu ülkede istikbal karanlık, dipsiz kuyuda aranır mı?

     Hayır. Bu sahne tamamen bir ütopya…

     Aynı anda hem oyunu hem de karşındaki oyuncunun dostluğunu kazanamazsın!