Bugün 13 Mart 2021

13 Mart 1992 Erzincan depreminin yıldönümü

Aradan çok yıllar geçti. Evet, tam 29 yıl.

Maalesef, ben o depremi ve deprem sonrası çaresizliği iliklerine kadar yaşayanlardan biriyim.

Ramazanın sekizinci günüydü. Teravih namazları eda edilirken yakalandık o korkunç depreme.

27 saniye gibi uzun bir süre devam etti.

Korkunç bir patlama sesiyle başladı ilk sarsıntılar, sonrasında şiddetli bir sallama. Zemin adeta kevgire döndü.

Ölümü iliklerine kadar hissedip vadesi dolmadığı için ölmeyenlerden biriyim.

O korku dolu anları hiç unutamıyorum. 

Depremin hemen ardından canımı kurtarıp, düşe kalka çocuklarıma koşarken gördüğüm, o yıkılmış virane binalar, dün gibi gözlerimin önünden hiç gitmiyor.

 Binaların enkazları altında kalan çocukların feryatları hala kulaklarımı tırmalıyor.

Onların haykırışlarını duyduk ama maalesef onları kurtaramadık.

Aşağıda okuyacağınız üşüyorum baba başlıklı yazı, 13 Mart 1992 depremi sonrası fatih mahallesinde tamamen yıkılan ülkü- 1 bloklarının altında kalarak hayatını kaybeden çocuklardan birinin, ölmeden önceki son dakika duygularını anlatıyor.

Çünkü ben hemen deprem sonrası evime doğru koşarken tamamen yerle bir olan bu blokların altında kalarak ölümle pençeleşen o çocukların seslerini hala duyuyorum.

 Şükürler olsun kendim böyle bir acı yaşamadım ama yanı başımda bu acılarla ahu feryat eden, ciğerleri dağlayan ağıtlar yakan, birçok dost ve arkadaşımın acılarına şahit oldum.

Onlarla ağladım. Onların acılarına ortak olmaya çalıştım. Rabbim o günleri Erzincanlılara bir daha göstermesin inşallah.

13 Mart 1992 tarihinde enkaz altında kalarak hayatlarını kaybeden çocuklarımız, melek kadar saf ve temiz ayrıldılar aramızdan.

Onlar şehit oldular.

Amacım acıları tazelemek değil, amacım;  bugün çocuklarıyla mutlu bir hayat süren tüm anne ve babaların, çocuklarına sevgi ve ilgide cömert davranmalarını sağlamaktır.

Çocuklarıyla mutlu bir şekilde yaşayan anne babaların ne kadar büyük bir mutluluğu paylaştıklarının farkına varmaları için

ÜŞÜYORUM BABA isimli bu şiirsel makaleyi depremin hemen akabinde kaleme almıştım.

Özellikle şu anda çocuklarıyla birlikte olma mutluluğunu yaşayan babaların, yüreklerinde o günü hissedip, enkaz altında son anlarını yaşayan çocuklardan birinin babası olduğunu hayal ederek, bu makaleyi okumalarını istirham ediyorum… 

                            ÜŞÜYORUM BABA

         Her taraf karanlık, etrafım zindan oldu, neredesin baba. 

Dünya üstüme çöktü sanki! Bu toz da neyin nesi, boğuluyorum baba.

Oyuncaklarım nerede? Onları göremiyorum.

Annem ve kardeşlerimde yok yanımda, çok korkuyorum baba.

Kımıldayamıyorum, ayağa kalkamıyorum, yürüyemiyorum baba.

Beni neden duymuyorsun, üzerimdeki ağır şeyleri niye kaldırmıyorsun, yoksa beni artık sevmiyor musun, sesini duymak istiyorum ne olur konuş benimle baba.

Gel artık yanıma, kollarına al çıkar beni dışarıya baba.

         Yakınımda ağlayanlar inleyenler var, onları duyuyorum ama kim olduklarını göremiyorum baba.

Evimize ne oldu,  neden evde değilim hiç bir şey göremiyorum, galiba kör oldum baba.

Hani beni çok severdin, hani sen benim canımsın derdin, sana çok ihtiyacım var, beni duyuyor musun baba.

         Ayağım çok acıyor onu kımıldatamıyorum baba. Bak ağlıyorum sesimi duymuyor musun yoksa.

Çok susadım hiç değilse su ver bana baba.

Küstüm, küstüm sana baba, bir daha konuşmayacağım gözlerimi kapatıp uyumak geliyor içimden. Ne olur bir daha sesini duysam, yalnızca bir defa daha, canım yavrum desen bana.

         Baba bak bir ışık doğdu.

Birileri geldi, beni götürmek istiyorlar ama ben sensiz gitmek istemiyorum, sen de geleceksin değil mi baba.

Sesim kesiliyor artık, konuşamıyorum, üstelik burası çok soğuk hiç değilse üstümü ört, üşüyorum baba.

Çok üşüyorum ört üstümü baba…

         Tüm deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

İnşallah öyle bir acıyı bir daha yaşatmaz Mevla bizlere.