TÜİK Ocak ayında Tüketici Fiyatları Endeksi’ni (TÜFE ) yüzde 6,65, Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksi’ni (ÜFE) yüzde 4,15 olarak açıkladı. Böylece yıllık bazda TÜFE yüzde 57,68’e, ÜFE ise yüzde 86,41’e geriledi. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Doç. Dr. Atilla Çifter, aylık fiyatlarda yüksek artışa rağmen hem tüketici hem de üretici enflasyonunda yıllık olarak gerilemenin baz etkisi nedeniyle gerçekleştiğini belirtti.

TÜİK Ocak ayı verilerini değerlendiren Doç. Dr. Atilla Çifter, İTO’nun da Ocak ayında İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksini aylık yüzde 5,94, Toptan Eşya Fiyat Endeksi’ni ise aylık 5,53 olarak açıkladığını hatırlattı. TÜFE’de fiyat gerilemesinin yaşandığı tek grup eksinin yüzde 1,53 ile giyim ve ayakkabıda gerçekleşirken, sağlık yüzde 18,35 ile rekor düzeyde arttığına dikkat çekti. Atilla Çifter, aylık fiyatlarda yüksek artışa rağmen hem tüketici hem de üretici enflasyonunda yıllık bazda gerileme baz etkisi nedeniyle gerçekleştiğini belirtti.

“Muhtemel bir döviz kuru şoku, TÜFE’yi Aralık 2021’deki gibi artırabilir”

Sabit döviz kuru politikasının mevcut ödemeler dengesi yapısı ile mümkün olamayacağını söyleyen Atilla Çifter’e Döviz kurundaki muhtemel bir şokun ise TÜFE’yi Aralık 2021’dekine benzer bir şekilde arttırabileceği uyarısında bulunarak, “Enflasyon ile mücadelede para ve maliye politikalarına dönüş gerekiyor. Merkez Bankası’nın düşük politika faizi ısrarı enflasyonun en önemli silahını etkisiz kılarken, parasal genişleme uygulamaları enflasyon ile mücadelede maliye politikasını etkisizleştiriyor” dedi.

Prof. Dr. Işın Çelebi: “Enflasyonla mücadelede, sektörel baslı analiz yapmak gerekir”

FED’in faiz artırımı kararının, yüzde 2 enflasyon hedefiyle tutarlı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Işın Çelebi, FED Başkanı Powel’ın enflasyonla mücadeleyi birinci öncelik olarak ele aldığını belirterek, iş gücünde ve istihdamda da gelir artışını göz ardı etmeyeceğine dikkat çekerek, “Dezenflasyonist politikalara devam etseler bile ekonomiyi resesyon sürecine girmeyecek dengeyi gözeterek, bu anlamda bir durgunluğa yol açmayacaklar” diye konuştu.

FED’in açıklamalarındaki en dikkat çeken hususun, enflasyon analizini yaparken sektörel bazda analizlere önem vermeleri olduğunu ifade eden Çelebi, “FED’in, altı yedi sektörü analiz ederek, büyük ölçüde değerlendirmesinin temeline aldığı görülüyor. Bizim de Türkiye’de enflasyon değerlemesi yaparken, bu sektörel bazdaki değerlendirmeyi yapmamız gerekir. Genel Toptan Eşya Fiyatları Endeksini ve Üretici Fiyat Endeksi’nin değerlendirirken ki, üretici Fiyat Endeksleri maliyet enflasyonunu ortaya koyuyor, bizim mutlaka gıda sektörünü, ulaştırmayı sektör bazında fiyat artışlarının ne noktada olduğunu analiz etmemiz gerekiyor. Çünkü gıda, direk insanların alım gücünü ve hayat standartlarını etkiliyor. Örneğin gıda da yıllık artış yüzde 70’ler düzeyinde, ulaştırmada ise yüzde 24 olmuş. Türkiye’nin de bu sektörel bazda analizlere önem veren, enflasyonla mücadele programına ihtiyacı var” şeklinde konuştu.