İlk  yazımda başbakanın isteğinin ‘başkanlık sistemini’ ülkemize uygulayıp başkan olma hayallerinin olduğundan bahsetmiştik. Mevcut bir başkanlık sisteminin varlığının alt yapısını ise 2012 yılında çıkarılan büyükşehir yasası hazırlıyor. Bu yasa ile birlikte büyükşehir olan illerde valilerin yetkilerinin büyük bir kısmı belediye meclislerine devredildi. Bu şu demek mevcut bir başkanlık sistemine geçildiği takdirde büyükşehir belediyesi özelliğine sahip olan yerlerin kısmi olarak özerk olması anlamına geliyor. Ortaya çıkan tabloda bu iş en çok başbakana ve diğer taraftan da BDP ye yaramakta. BDP özerklik söylemlerini meydanlara taşımışken hiçbir kelime etmeyen başbakanın duruşu ise işin realitesini ortaya koymakta. En son Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Kışanak : "Bizim önümüzdeki politik perspektif 2007’deki genel kurulda kabul edilen demokratik özerklik projesidir. Bu aslında kanton projesine yakındır. " şeklinde bir açıklama yaptı. Üzülerek söylüyorum gelinen nokta bu. Tek derdi ülkesi ve insani değerler olan hizmet hareketine rahatlıkla haşhaşi  v.s benzetmeler yapan başbakanın bu konuda tek kelime etmemesi bu ürkütücü tablonun gerçek olma payını artırıyor. Başbakan şu anda kendi nefsi ve ailesi için ülkede ne hukuk ne de başka bir güç tanımamakta hepsini ezip geçmekte. Muz cumhuriyetlerinde bile örneği pek az olan bir şey var bizim ülkemizde. O da şu; bir başbakanın ağzından çıkan kelime henüz noktalanmamışken kanun haline gelmesi. Bir ülkede adalet sistemi bozulursa geriye güç sahiplerinin koyduğu kurallar kalır. Bir toplumun en büyük kaybı hukuksuzluğun hukuk olarak kabul edilmesinden ibarettir. Şu anda ülkemizin en büyük kaybı tek kişi iktidarına mahkum olmasıdır. Değişmeyen bir şey vardır zaman gelip geçer ezilen yine aynıdır. Şu son seçimde kullanılan oylar bizi istediğin gibi ez yeter ki senin gemilerine, para kasalarına, ihalelerine ve bilmem ne kadarlık mirasına bir şey olmasın anlamına kesinlikle gelmiyor. Unutmayın hak olmak sadece çok olmak anlamına gelmiyor. İyimser olmak için her şey yolunda gidiyor demek için bu ülkede çok fazla ranta sahip olmak gerekiyor. Her şey yolunda diyenlere bakın, sadece ceplerindeki artışta bir süreklilik mevcut zaten gerisi onlar için bir şey ifade etmiyor.  Unutmayalım bu ülke bir kişinin nefsine göre yaptığı planlara mahkum olacak kadar basit bir ülke değil. Ümit varız elbette bu gidişe ‘dur’ diyecek ahlaklı birileri çıkacaktır. Şu ana kadar Anayasa Mahkemesi’nin bu millet lehine vermiş olduğu ender kararlardan biri olarak tarihe geçen  ;adalet bakanlığına verilen yetkilerin iptali kararı ve twitterl’e ilgili olumlu kararı bize bu gidişe dur diyecek birilerinin olduğunu ve olacağını işaret etmekte.