Zeki Polat'ın kaleminden

Ergan Dağı, doğal güzellikleri ve son zamanlardaki sportif etkinlikleriyle ve plansız programsız 

“Emre FELaket” konseri sonrası yollara düşen halkın çilesiyle  dikkat çeken bir yer..

Ama en önemlisi dün yaşanan konser ve sonrasında yaşanan sarsıntılar, bu dağın sanıldığından daha ‘hareketli’ olduğunu gösterdi bize..

Merkez üssü “adını mollalardan almış” 2,8 şiddetindeki Molla Köy olan depremin ardından anlaşıldı ki, Ergan Dağı’nda fazla hoplayıp zıplamak, doğanın ve insanların dengesini bozabiliyor.

“Hadise ihtimalinde şiddeti hayal bile edemiyorum” 

Peki, bu olay bize ne öğretiyor? Belki de doğanın ve hayatımızın sınırlarını zorlamamak gerektiğini… Ya da belki de, hoplayıp zıplamak için daha az aktif bir yer seçmenin daha akıllıca olacağını. Çünkü sonuçta, Ergan Dağı’nda yapılan her hoplayış, sadece dağın değil, çevre köylerin de yerinden oynamasına neden olabiliyor.

Tabii, bu durumu daha geniş bir çerçevede de değerlendirebiliriz. Ergan Dağı’nda hoplayıp zıplayanlar kimler? Belki de bu, şehirdeki her türlü aşırılığın sembolü olarak görülebilir. Aşırı tüketim, aşırı gürültü, aşırı hırs, aşırı hız..

“Her şeyin fazlası zarar, değil mi?”

Sonuç olarak, Ergan Dağı’nda hoplayanların dikkatine: Doğa, şakayı kaldırmaz. Her hoplayış, bir sarsıntıya neden olabilir. Ve bu sarsıntının etkileri, sadece sizi değil, çevrenizdeki herkesi etkiler. Belki de en iyisi, biraz daha sakin ve dengeli bir yaşam tarzı benimsemek. Çünkü unutmayın, doğa her zaman kendini korur, ama biz kendimizi her zaman koruyamayabiliriz.

Allah muhafaza..!!