Yine bir meczup, Atatürk’e saldırmış... heykelinin sağına soluna küfürler yazmış... Allah’ı hoşnut edeceğini zanneden bu gafil, bu mendebur; Allah’ı değil, şeytanı sevindirmiş...

tabii bir de kendisine gizlice alkış tutan mutlu bir azınlığı...

Bilmeyen var mı?

O Atatürk ki;

Sakarya savaşında attan düşmüş, kaburga kemikleri kırılmıştı. Kendisine kesin istirahat tavsiye eden doktora... Hayır! Benim kaburga kemiğimin kırıldığı bu yerde Konstantin’in gururu kırılmadıkça, bana istirahat haramdır demişti...

O Atatürk ki;

İzmir’i işgal eden Yunan ordusunun baş komutanı Trikopis’i esir almış, ona misafir muamelesi yapmıştı. Kahve ikram etmiş ve Yunan ordusunun zaaflarını, Rum tercüman vasıtasıyla Trikopis’e bir bir anlatmıştı... Trikopis’in sen neredeydin Paşam sorusuna, ben sizin kılıçlarınızın parladığı noktadaydım demişti...

Bilmeyen var mı?

O Atatürk ki;

Vatan coğrafyamızın yarıdan fazlası işgal altında iken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, İngiliz ya da Amerikan mandası olmayı, kurtuluş yolu gören zevata... Hayır! “Toros dağlarının doruklarında tek bir Türkmen evinin bacası tüter halde kalmış ise, ben bu milletten umudumu kesmem; Bayrağımı göğsüme sarar, milletimin istiklâli uğrunda ölürüm!” diye haykırmıştı...

Bir müddet sözü Hamdullah Suphi’ye bırakalım:

— Bu çıkış O’nu; etrafında kurşunların ıslık çaldığı, ateş ve kasırga uğrağı bir yere götürüp dikecekti...

Bu çıkış, belki harap bir vatan üstünde son kahramanın aradığı son şeref ve namus yolu, ölüm yolu idi...

.....

.....

Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı; ninelerin dua İle titreyen dudakları dokundu... O’nun en güzel eserini yapan ellerine, öksüz çocukların göz yaşları döküldü...

Sözü niye uzatalım ki;

Yazarımız Hamdullah Suphi’nin de, benim de uzatarak anlatmaya çalıştığımız hakikati, Mustafa Duman kardeşim iki cümleyle anlatıvermişti...

Bundan 8 ay önce aşağıdaki Atatürk fotoğrafının üstüne, ikaz niteliğinde şu sözleri yazmıştı...

— “Ali emmi... ne sen kızdır bu adamı ne sahiplerin kızdırsınlar...

Sevr İle terhis edilmiş orduların işsiz kalmış subaylarıyla bir Cumhuriyet kurmuşluğu vardır...”

Nokta.