Erzincan'da yaşanan son intihar olaylarının ardından Nehaber 24’e konuk olan Uzman Psikolog Seda Başgöze, intihar vakalarının yalnızca Erzincan’da değil, ülke genelinde artış gösterdiğini belirterek, “Bu durumu sadece bir haber başlığı olarak görmek büyük bir hata olur. Her bir vaka, arkasında derin bir hikâye ve sessiz bir çığlık barındırıyor” dedi.

“İntihar sinsice gelişen bir süreç”

Uzman Psikolog Seda Başgöze, intihar sürecinin aniden gelişmediğini, aksine zaman içinde biriken umutsuzluk ve çaresizlik duygularıyla şekillendiğini ifade etti. Kişinin genellikle uzun süredir baş edemediği problemlerle mücadele ettiğini vurgulayan Başgöze, sürecin dışarıdan fark edilmesinin zor olabileceğini söyledi.

“İntihar edecek kişi bunu bir anda yapmaz. Bu süreç çoğu zaman sinsice ilerler. Kişi artık umutsuzluğuyla baş edemediği noktada böyle bir karar alabilir. Ancak öncesinde bazı işaretler verir. Bizim de bu sinyalleri görmemiz ve doğru okumamız gerekir” ifadelerini kullandı.

İntihara götüren sinyallere dikkat

Uzman Psikolog Seda Başgöze, intihara meyilli bireylerde görülebilecek bazı davranışsal değişikliklere de dikkat çekti. Bu sinyaller arasında sürekli umutsuzluk ve çaresizlik ifadeleri, önceden keyif alınan aktivitelerden uzaklaşma, uyku ve beslenme düzeninde bozulmalar, günlük rutinin bozulması gibi değişikliklerin yer aldığını belirtti.

Ayrıca kişi, intihar kararını verdikten sonra dışarıdan sakin ya da rahatlamış gibi de görünebileceğini ifade eden Başgöze, “Bu sahte bir huzurdur. O nedenle sadece mutsuzluk hali değil, ani bir rahatlama da dikkatle gözlemlenmelidir” dedi.

Sosyal medya etkisi

Başgeze, özellikle sosyal medyada yaratılan “mükemmel hayat” algısının insanları olumsuz etkilediğini belirterek, “İnsanlar orada sürekli başarıları, mutlulukları görüyor. Bu da izleyen kişide ‘Ben neden böyle değilim?’ duygusunu tetikliyor. Oysa gerçek hayat sosyal medyada gösterilen gibi değil. Herkesin kendi içinde farklı savaşları var” şeklinde konuştu.

“Bir gülümseme bile hayat kurtarabilir”

İntiharın önlenmesinde toplumsal desteğin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Başgöze, sadece profesyonel yardımın değil, yakın çevrenin de desteğinin önemli olduğunu söyledi. “Bazen bir kişiye nasıl olduğunu sormak, içten bir gülümsemek bile onun o gününü kurtarabilir” diyen Başgöze, psikolojik destek almanın kolay olmadığını, ancak kişilerin bu konuda cesaretlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

“Birbirimizi görmezden gelmeyelim” diyerek konuşmasına devam eden Başgöze, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yaşadığımız toplumda herkesin bir derdi var. Herkesin farklı sıkıntılarla savaştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle birbirimize karşı daha duyarlı olmalı, farkındalıkla yaklaşmalıyız. Umut bulaşıcıdır. Bir kişiye umut olmak, onun hayata tutunmasında büyük rol oynayabilir.”