İsa’dan önce 287-212 yılları arasında yaşamış Arşimet ile yazıma başlamak istedim. Çünkü bizlere çocukluğumuzdan bu yana bu bilim adamını “ Deli Arşimet” diye ezberlettiler. Deli denilince, akli dengesi yerinde olmayan birisi olarak tahayyül ediyordum. Aslında böyle değil.

     Toplumun yaklaşık % 50’si normal zekalı, % 16’sı normal üstü, % 16’sı normal altı zekaya sahip. Diğer % 7’si üstün zekalı, % 7’si ise geri zekalı. Geri kalan % 2’si dahi, % 2’si ise bakıma muhtaç geri zekalılardır.

     İşte deli dediklerimiz ise, % 50’lik normalin dışında kalan kişilerdir. Sebebi ise; % 7’ lik ve  % 2’ lik dilimlerde yer alan kişilerin yaptığı işlere anlam verememekten kaynaklanıyor. Normal zeka bölümüne sahip olanların sayısı fazla olduğundan, karar veren organ da tabii olarak onlardan olacaktır. Bu noktada sıkıntı yok. Zaten demokrasinin gereği de bu. Normalin dışında kalanlar azınlıkta olduğu için, yönetimi ellerinde tutamazlar.

     Normalin altında olan % 16 lık bölüm ile, normalin üzerinde bulunan % 16 lık bölüm, normal zeka bölümleriyle uyum sağlayabilir. Fakat normalin altının da altında kalanlar, yönetime müdahale edemezler. Ama normalin üstünün de üstünde yer alanlar, toplumu yönetmeyi değil, topluma hizmet etmeyi tercih ederler.

     Yönetime dahil olan müstesna dahiler de yok değildir, vardır. Tarih onları her zaman hayırla yad ediyor. Onlar insanları ötekileştirmeden hizmet etmeyi şiar edinenlerdendir. Bu müstesna kişilerin sayısı, bir elin parmakları kadardır.

     Toplumun deli diye nitelendirdiği kişiler, insanlığa hizmeti görev bilen, ayrım yapmaksızın her milletten ferdi kendisinden sayan, entelektüel olmak için çılgınlıklardan uzak duran, enaniyet sahibi olmayan kişilerdir. İnsanlık adına çalışmalarını yoğunlaştırmış, geleceğe ışık tutan bu nadide şahsiyetler, karşılık beklemeden hayatlarını insanlığa adarken, diğerkam tavırlarından taviz vermemişlerdir.

     Üstün zekaya sahip olanların düşüncelerini kavrayamayan normal zekalılar, elbette ki kendisinden farklı ve tevatür düşüneni deli diye nitelendirecektir. Ne yapsın?  Zeki insanın muhakeme gücüne aklı ermeyince, deli demekle yetinmek zorunda kalacaklar. Eee, taraftarları da var, yalnız değiller.

     Şimdi siz değerli okuyucularıma soruyorum. Deli kim?

     Siyasi liderlerin uşaklığını yapan, liderlerinin düşünceleri arasına sıkışan, fikir fukaralığı içerisinde biçare, normal diye nitelendirilenler mi? Yoksa kendisini insanlığa adamış, insanlar arasında din, mezhep, ırk, renk, cinsiyet ayrımı yapmadan ilmi çalışmalardan ailesine bile vakit ayıramayan müstesna şahsiyetler mi?

     Bence deli;

     -“Ben deli değilim,” diyendir!