Öfkeli insanların sayısı ülkemizde her geçen gün artıyor.
Adeta ateş gibi yanan kişilerle dolu her yanımız.
Beklentiler, arzu ve istekler, hayaller her geçen gün daha da sınır tanımaz seviyelere ulaşıyor. Ama maalesef imkânların sınırı da tam tersine, her geçen gün daralıyor
İki yıla yakın bir süredir pandemi zaten yaşam koşullarını oldukça zorluyor.
Bu yetmezmiş gibi birde çarşı pazardaki akıl almaz fahiş fiyat artışları, artık dayanılmaz hal alıyor.
Evlerin mutfakları yanıyor adeta
Bir yanda pandemi, diğer yanda ağır ekonomik koşullar, zamansız, vakitsiz ve sürekli yenilenen zamlar, insanlar üzerinde art arda travmalar yaşatıyor.
İnsanlar kırmızı renge dönüşüyor, alev alev yanıyor adeta.
Devlete, yasalara, yöneticilere olan güven duygusu, her geçen gün azalıyor.
Sorumluluk noktasında olan tüm zatı muhteremler, inanın bu gidişat iyi görünmüyor.
Otobanda hızla seyreden araç, tali yollara dalıyor, üstelik hala yüksek hızla gittiği için her an devrilme tehlikesi yaşanıyor.
Böyle bir dönemde yapılması gereken ilk hareket, ülkede ki adalet ve güven duygusunu hızla yeniden tesis ettirmektir.
Sonra bu ülkede ürettikleri ve sattıkları ürünler için her sabah kalkıp, kafalarına göre fahiş fiyat belirleyenlerin, topluma teşhir edilerek, farklı cezai müeyyidelerle, hizaya getirilmeleri gerekir.
Yıllardır ticarette verdiğim eğitimlerde, önce kırmızı müşteriyi anlatırım firma çalışanlarına.
Kimdir bu kırmızı müşteri, tabiî ki alış veriş yaptığı yere çeşitli nedenlerden dolayı kızan öfkelenen kişidir.
Kafasında bir fötr şapkası bulunan ve başkaları tarafından bu fötr şapkasının üstüne atılan söndürülmemiş bir sigara izmaritiyle, fötr şapkası tutuşarak yanmaya başlayan, maalesef gittikçe büyüyen bir yangın sonucunda, deliye dönen müşteri tiplemesidir kırmızı müşteri.
Bir işyerinden güvenerek ve bedelini ödeyerek aldığı bir ürünü ya da hizmeti, faydalı bulmayan ve aldatıldığını hisseden her müşteri, kırmızı müşteri olma adayıdır.
Güvenerek oy verilen vekiller ve iktidarda olan siyasi partiler, seçim öncesi seçmenlerine vaat ettikleri o müreffeh hayat şartlarını oluşturamadıklarında, kısa bir süre içerisinde tüm seçmenlerini alev alev yanan kırmızı alarm yayan seçmene dönüştürürler.
Şimdi sokaklarda, caddelerde kırmızı alarm yayan seçmenler geziyor.
Hayat pahallılığı canına tak etmiş, cepleri kevgire dönüşmüş, gelecekle ilgili umut ve ümitlerini her geçen gün kaybeden seçmenler, bu kötü gidişata çareler arıyorlar.
Günlük ihtiyaçlar listesindeki en önemli gıda ürünleri, resmi enflasyon rakamlarının iki veya üç katına çıkarken, iktidara olan güvende sabun gibi eriyor.
Eğer bu hayat pahallılığı durdurulamazsa, kahverengi çürüklük başlayacaktır.
Kahverengi çürüklük bakteriyel bir bitki hastalığıdır. Bitkilerde hiç olmaması arzu edilir. Onun içinde başlamadan tedbirleri alınır.
Toprak havalandırılır güçlendirilir ve sürekli koruyucu önlemler alınır
Zamanında alınmazsa bu koruyucu önlemler, bitkinin meyveye besin taşıyan iletim damarları tıkanır ve bitkinin sona doğru ölüm yolculuğu olağan üstü hızla devam eder.
Şu anda iktidar tarafından acil önlemler alınmazsa eğer, durdurulamayan bu fahiş zamlar, tıpkı bitkilerdeki gibi geç kalınan önlemler sonucunda zuhur eden ve hızla yayılan kahverengi çürüklüğe dönüşür.
En güzel önlem yangın çıkmadan, yangının çıkmasına sebep olacak etmenleri ortadan kaldırarak, yangın riskini en aza indirgemektir.
Biz buna PROAKTİF yaklaşım diyoruz.
Bir de REAKTİF yaklaşım vardır ki oda yangından sonra yaşanan maddi ve manevi zararların ardından, bir daha yangın olmasın diye alınan çok geç kalınmış tedbirleri içerir.
Evet; mutfaktaki, çarşıdaki, pazardaki yangın büyümeden, vatandaşın cebi kevgire dönüşmeden, bu hızlı büyüyen pahallılık yangını, ülke geneline yayılıp toplu eylemlere dönüşmeden, lütfen ama lütfen alın önlemlerinizi.
Yoksa hızla kaybedersiniz bu ülkeyi yönetebilme gücünüzü.
Kırmızı alarm yayan seçmenler olarak, bizleri yöneten Devlet büyüklerimize önemle duyurulur.