Çocukken hepimiz severek oynardık saklambaç oyununu.

İçimizden bir kişi ebe olur, bir ağacın ya da bir duvarın önünde birden elliye kadar gözleri kapalı sayardı.

O saymaya başladığında bizler koşarak çil yavrusu gibi dağılır, ebenin bizi bulamayacağı yerlere saklanırdık.

Sayma olayı bitince ebe gözlerini açar, sonra saklananları bir bir arardı. Maalesef iyi saklanamayanları bulur, birer birer sobelerdi.

Ahmet gördüm seni, ağacın arkasındasın sobe, Ayşe senide gördüm, kümesin yanındasın sobe, Mehmet elektrik direğinin yanındasın sobe.

Birde iyi saklananlar ve kendilerini görünmez yaparak korunanlar vardı ki, herkes onlara hayran kalırdı.

İşte çocukluğumuzda severek oynadığımız bu saklambaç oyunu, bugün yaşadığımız böylesine zorlu dönemde, korkunç bir ölüm kalım oyununa dönüştü.

Günümüzde bizi sobelemeye çalışan ebenin adı covit, yakalanmamaya çalışan biz insanların adları ise kurban olarak değiştirilerek, korku ve endişeye dayalı bir saklambaç oyunu oynanıyor.

Hiç birimiz kendimizi bu oyunun dışında tutamıyoruz. İşin en kötü tarafı ise adına covit denilen bu ebe tarafından sobelenenlerin bir kısmı aramızdan hızla ayrılarak, yeni oyunlara bir daha katılamıyorlar maalesef.

Üstelik her yerde gözü, kulağı, nefesi var, bu adına covit denilen ebenin. Hem hızla bizi arayıp buluyor, hem de saklanmak için bize yeterli süre vermiyor. Hangimizi yakalarsa ölümle enfekte ediyor.

Son bir yıl içerisinde birlikte saklandığımızı sandığımız, birçok arkadaşımız, ağabeyimiz, tanışımız, canımız ciğerimiz sobelendi ve artık onlar aramızda yoklar maalesef.

Covit tarafından sobelenerek aramızdan ayrılan kurbanların bir kısmı büyük makam sahipleri, bir kısmı bu şehrin kilometre taşları, bir kısmı da şehrimizin varlıklı vatandaşlarıydı.

Korkuyor muyuz? Hayır, bence yeterince korkmuyoruz adına covit denilen bu ölüm makinesinden.

Eğer korksaydık, bugün ki tablolar yaşanır mıydı değerli dostlar. Genellikle en çok kendisine bir şey olmayacağını ve kendisinin asla bu illete yakalanmayacağını sanan kurbanlar ayrıldı aramızdan.

Mahşer korkusuna benzer bir durum yaşanması gerekirken, insanlar ölümü sıradanlaştırdı adeta.

Herkesin yanı başında birileri sobelenirken, kendisinin de sobelenmesinin an meselesi olduğunu hala idrak edemeyen, akılsız izansız bir topluluk haline geldik. 

Sokakta insanlar görüyoruz, maskesinin ağız bölümünü indirip sokağa tükürüyor. Bunlar aslında bizimle yaşamayı hiç hak etmiyorlar çünkü onlar yüzünden bizlerde sobeleniyoruz maalesef.

Sokakta, caddede, alışveriş merkezlerinde insanlar görüyorum. Hapşırırken, öksürürken maskesini indiren, covit ebesi bunlar.

İnsanların olduğu her yerde, bazı insanlar görüyorum, sigaralarını tüttürüyorlar. Çöplerini maskelerini, mendillerini caddelere sokaklara ve ortak kullanım alanlarına atıyorlar. Maske, mesafe ve hijyene hiç ama hiç aldırmıyorlar.

Bunlar kurallara uyan ve sorumluluk sahibi olan masum insanları sobeleyen covit canavarları. Maalesef ne durdurulabiliyorlar, ne de engellenebiliyorlar.

İki gün önce, ilimizde birkaç resmi kurumun bir arada hizmet verdiği bir hizmet binasına, işim gereği girmek zorunda kaldım.

Ufacık bir marketin bile kapısından girerken, hes kodu sorulduğu halde, birkaç kurumun hizmet verdiği bu resmi binanın girişinde, bu sorguyu yapacak hiçbir görevli yoktu.

Bununla kalsa iyi, hizmet alacağım birime çıktım. Gördüğüm tablo karşısında hem irkildim, hem de çok korktum. İnsanlar dar bir alanda, ayakta balık istifi gibi dizilmiş, sıra bekliyorlardı.

O kadar insan bir arada, herkes birbirinden korkuyor ama kimse bu durumu ilgililere bildirme gereği görmüyordu.

Dayanamadım, hiç zaman geçirmeden konuyu vali beye ilettim. Sağ olsunlar beş dakika geçmeden konuya müdahale edildi ve sobelenmeye müsait yeni kurbanlara böylece engel olundu.

Bu vatandaşlık görevini hepimiz yapmalıyız. Çünkü kurallara uymayanları kurallara uymaya zorlamak, bir vatandaşlık görevidir. Benim yaşam hakkıma saygı duymayanlar, yasal yollarla mutlaka uyarılmalıdırlar.

Bir kez daha anlaşıldı ki; bu yeni saklambaç oyununda, devletin belirlediği cezalar, covit taşıyıcısı olan ebeleri engelleyemiyor.

O zaman oyunun kurallarına uyan biz masum insanları sobelemeye çalışan bu covit canavarları yakalandıklarında, toplumdan tecrit edilmeli ve onlar için özel hazırlanan karantina binalarında 15 gün toplumdan uzaklaştırılmalıdırlar.

Başka türlü bu ölüm kusan makineler, engellenemez. Çünkü onlar diyorlar ki; kurallara uymadığımız için kesilen bu para cezalarını bizden kimse alamaz.

İçeridekileri bile dışarı çıkarmak zorunda kalanlar, bizlere bu cezaları nasıl uygulayacaklar.

Yazımı bitirirken bir daha yineleyerek diyorum ki;
Pandemi Kurallarına uymayanlara verilecek en büyük ve etkili ceza; onların toplumdan ayrıştırılıp belirli bir süre karantinaya tabi tutulmalarıdır.

Bunun için özel olarak hazırlanmış mekânlarda misafir edilmeleri şarttır.

Eğer biz bunu yapamazsak, hepimize sırayla sobe diyecek bunlar…

Herkese hayırlı Ramazanlar