Bu ülkede para için bebekler öldürülüyor. Toplum olarak değerlerimizi kaybettik, artık maddiyat maneviyata galip geliyor. Çocuklarımızı korumak hepimizin sorumluluğu!
İşi gücü bırak, dinle beni;
Bu ülkede para için bebekler öldürülüyor.
Değerli arkadaşlar, uzun süre sonra bu yazıyı yazma gereği duymamın sebebi, son dönemde 'cesur bir savcının' yaptığı bir soruşturma sonucu ortaya çıkarılan bebek cinayetleri. Dün gece bu haberleri uzun uzun okuduktan sonra, sabaha karşı yine bir sıkıntıyla kalktım, beni derinden etkileyen haberleri yeniden gözden geçirdim. Ne yazık ki bu bebek cinayetleri konusunda üzülerek söylemeliyim; bizim sağa sola kafamızı çevirip kaçmamızın mümkün olmadığı bir gerçeği kendime itiraf etmem gerekti. Biz toplumca birçok değerimizi çoktan kaybetmişiz, itiraf edemiyoruz. Çok değer verdiğimiz ve övünerek böbürlenerek bahsettiğimiz o Anadolu irfanımız, vicdanımız, yufka yüreğimiz ne yazık ki müzelik olmuş. Bu ülkede para için bebeklerin canı haraç mezat satılmış. Koca koca profesörler, doçentler, uzman doktorlar, günlüğü 8 bin lira olan yoğun bakım parasının peşine düşerek bebekleri, bebeklerimizi kullanmışlar. Bununla da kalmayarak, onları maalesef infaz etmiş ve bu infazları gerçekleştirdikten sonra da telefon konuşmalarına yansıdığı gibi aldıkları paralarla eğlence yapmışlar. Sebepler açık; toplumsal değerlerin etrafındaki birlik artık çözülmüş, maddiyat maneviyata galip gelmiş. Herkes, karşısındaki insanı sayı olarak görüyor; siyasetçiye göre 1 oy, esnafa göre 1 müşteri... Ancak insanlar sayılardan veya paranın sıfırlarından oluşmuyor.
Bu olup bitenlerin daha acı tarafları var. İnsanın kanını donduracak ayrıntılar daha da vahim bir şekilde sosyal medyada yer alırken, asıl amaçları toplumu bilgilendirmek olan ana akım medya, sanki başka bir ülkede yaşıyormuşçasına, bu haberleri vermek yerine işine geleni vermeyi tercih ediyor ve sorumluluktan kaçıyor. Bildiğim bir şey var; o da bir kötülüğü engellemek için onun unutulmamasını sağlamak. Bu süreçte yaşanan olayların bir daha yaşanmaması için cinayetlerin her açıdan araştırılması, toplumun her kesimi tarafından tepki verilmesi şarttır.
Bir ülkenin zenginlikleri sadece tabiat güzellikleri, madenleri, kültürü, sanatı vb. değildir. Bir ülkenin en büyük zenginliği çocukları, yani ülkeyi emanet edeceği nesildir. Çocuklarımızın bu şekilde harcanmasına izin veremeyiz. Amiyane tabirle, "Hayırdır, sen hangi çocuğa bunu layık görüyorsun?" diye sorup, sokakta, okulda, hastanede, kısacası her yerde nesillerimizi yargıyla, STK'larla, emniyet güçleriyle, siyasetle, bürokrasiyle, tüm gücümüzle koruma altına almalıyız. Unutmayın, o sahip çıkamadığınız nesiller ileride ülkenin umudu olacaktı. Ben kendi üzerime farz olanı aldım, siz de üzerinize farz olanı alın; çocuklarımıza sahip çıkın.
Buradan, tüm tehditlere rağmen bu cinayetlerin üstüne giden şerefli Türk savcısını selamlıyorum. Var ol!