Dünya gezegeni üzerinde yaşayan tüm insanlar çok zor bir süreçten geçiyor.
Korku panik ve endişe insanlığı perişan ediyor
Birkaç yıl önce hayatımızla ilgili gündeme taşıdığımız şikâyetlerimiz bu gün yaşadıklarımızla mukayese bile edilemez.
Meğer ne güzel günler yaşıyormuşuz da farkında değilmişiz.
Şimdi dünyanın her yerinde korku ve panik var.
İnsanlar gelecek endişesi yaşıyorlar.
Ekonomiler çöküyor insanlar işlerini ve umutlarını kaybediyorlar.
Aileler zor durumda, çocuklar ve gençler okullarına gidemiyor, üniversiteler arzu edilen düzeyde insanları yetiştiremiyor.
Çalışan üreten ve ekonomiyi canlı tutan insanlar adeta eriyor, sabırları da kazançları da hızla tükeniyor.
Yaşadığımız bu kâbus gibi hayata neden olan şey, hepimizin artık kabullendiği, her gün yeni tehlike boyutlarıyla hayatımızı zehir etmeye devam eden covit 19 virüsüdür.
Bu amansız virüs yaklaşık sekiz aydır tüm dünyayı perişan ediyor.
Bu süre zarfında 65 milyon insan bu virüse yakalanarak onun pençesinde yaşam mücadelesi verirken 1milyon 6 yüz bin kişi de hayatını kaybetmiş durumda.
Dünyada korku ve panik dolu günler yaşanırken, ülkemizde durum nasıl peki?
Ülkemiz de yaşananlar da diğer ülkelerden çok farklı değil.
Korku endişe ve kaos ülkemizde de hakim
Sağlık alanında oldukça başarılı ülkeler arasında sayılırız ama ekonomik anlamda büyük zorluklar yaşıyoruz.
Vatandaşına pandemi süresince ücretsiz sağlık hizmetleri sunabilen birkaç ülkeden biriyiz.
Ama yaşanan ekonomik bunalımları kontrol etmekte oldukça zorlanıyoruz.
Özellikle esnaflarımız çok zor günler geçiriyorlar.
Virüsün kontrol altına alınabilmesi için işyerlerinin faaliyetlerine getirilen kısıtlamalar, birçok sektörde insanların işlerini kaybetmelerine neden oldu ve olmaya da devam ediyor.
Esnaf kirasını, elektriğini, vergisini ödeyemez duruma gelmiştir.
Çalıştırdığı insanları işten çıkarmak zorunda kalmıştır.
Özellikle şehrimizde bu şehrin ekonomisine büyük faydalar üreten birçok iş yeri sahibi iflasın eşiğine gelmiştir.
Ayakta durabilenler ise daha önceki birikimlerini ve öz kaynaklarını harcayanlardır.
Şehrimizde kapanan işyerleri sonrasında, oralarda istihdam edilen insanların işlerini kaybetmeleri ise çok acı bir durumdur.
Devletimiz bu konularda bazı kararlar alsa da bu kararlar zorlu sürecin atlatılması için yeterli görünmüyor.
Sosyal devlet zor zamanlarda vatandaşını daha çok koruyan kollayan ve ona umut ışığı olmayı başaran devlet demektir.
Şu anda şehrimizde kiralarını ödeyemedikleri için işyeri sahipleri tarafından çıkmaya zorlanan esnaflarımız var.
Valiliğimizin ve yerel yöneticilerimizin bir araya gelerek, kiralarını düzenli ödeyemedikleri için işyerlerinden çıkmaya zorlanan bu esnaflarımıza sahip çıkmaları gerekir.
Özellikle kira konusunda sıkıntı yaşayan esnafımızın kira sorunlarını gidermek için işyeri sahipleriyle konuşularak acil çözümler oluşturulmalıdır.
Elektriğini, doğal gazını, suyunu ödemede oldukça zorlanan esnaflarımıza salgın süresi sona erinceye kadar esnek ödeme takvimleri uygulanmalıdır.
Her şehir kendi esnafıyla ilgili kendine özgü kararlar almalı.
sıkıntıları çözmeden insanların sağlıklı kalmasını sağlayamayız.
Sosyal devlet ilkesine uygun bir şekilde devlet vatandaşına bu dönemde sahip çıkmalı.
Bu zor günleri devlet millet el ele vererek birbirimizin sıkıntılarını birlikte çözerek atlatmak zorundayız.
Bu konuda hiç vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerekir.
Şehrimizde valiliğimizin ve belediye başkanlığımızın bir araya gelerek tüm resmi kurumları ve sivil toplum örgütlerini de harekete geçirip yaraların hızla sarılması gerekir.
Sorunlar sorun yumaklarına dönüşmeden acil önlemler alınmalı.
Bunu her şehir kendi iç dinamiklerine göre yapmalı ama çok ivedi şekilde çözümler üreterek insanlarımıza umutlar aşılanmalı.
Bugün değil yarın değil hemen şimdi çözümler üretilemeye başlanmalı.
Aksi takdirde çok geç kalınabilir.