Seda Başgöze'nin kaleminden..

Sınavlar, öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçmek için önemli bir araçtır. Ancak, birçok öğrenci için sınavlar sadece bilgi ölçme aracı değil, aynı zamanda yoğun bir kaygı sebebidir. Sınav kaygısı, öğrencilerin akademik performansını olumsuz etkileyebilen, stres, korku ve panik hissiyle kendini gösteren bir durum olmakla beraber zaman zaman sosyal yaşamlarını, diğer insanlarla iletişimlerini dahi etkileyen bir durumdur. Öğrenciler eğitim hayatları boyunca çok küçük yaşlardan itibaren sınav kaygısının getirdiği süreci deneyimlemektedir. Sınav kaygısının temel nedenleri arasında başarısızlık korkusu, mükemmeliyetçilik, yetersiz hazırlık ve çevresel baskılar yer alır. Öğrencinin kendisinden çok yüksek beklentileri ya da ebeveynlerin, öğretmenlerin öğrenciden yüksek beklentileri de kaygıyı artıran bir durumdur. Bunun neticesinde de öğrenciler, sınavdan düşük not almanın hayatlarını olumsuz etkileyeceğine dair büyük bir korku duyabilirler. Sınav kaygısı, hem fiziksel hem de zihinsel belirtilerle kendini gösterir. Baş ağrısı, mide bulantısı, terleme gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra, unutkanlık ve aşırı stres gibi psikolojik belirtiler de sık görülür. Kaygının aşırı seviyeye ulaşması, öğrencinin bilgilerini hatırlamasını ve mantıklı düşünmesini zorlaştırabilir. Son yıllarda yapılan nöropsikolojik araştırmalar, sınav kaygısının duygu düzenleme süreçlerini etkileyerek öğrencilerin problem çözme becerilerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koymuştur.

Yapılan bilimsel çalışmalar, sınav kaygısının bilişsel ve duygusal süreçler üzerindeki etkilerini incelemiştir. Örneğin, Zeidner (1998) sınav kaygısının akademik performans üzerindeki olumsuz etkilerini vurgularken, Cassady ve Johnson (2002) yüksek kaygı seviyelerinin bilgi geri çağırma süreçlerini olumsuz etkileyebileceğini belirtmiştir. Benzer şekilde, Spielberger ve arkadaşlarının (1979) çalışmaları, sınav kaygısının bilişsel işlevleri baskılayarak öğrencilerin performanslarını düşürdüğünü göstermektedir. Bu bilimsel çalışmalar ışığında söyleyebiliriz ki, sınav kaygısı öğrencinin öğrenmesini, öğrendiği bilgileri hatırlayıp akademik süreçlerine yansıtmasını zorlaştırabilmektedir. Öğrenciler zaman zaman o kadar yoğun kaygı yaşar ki bu kaygıdan dolayı öğrenmeye çalıştığı konulara, sınav esnasında çözmeye çalıştığı sorulara odaklanmakta güçlük çeker. Bu yönüyle yaşanan kaygı odaklanmayı ve dikkati sürdürmeyi de güçleştirmektedir.

Tüm bu sebeplerden dolayı sınav kaygısı ile baş etme noktasında öğrencilerin destek alması önemlidir. Çünkü sınav kaygısı doğru yöntemlerle kontrol altına alınabilir.  Sınav kaygısı ile baş çıkma konusunda bazı temel öneriler verebiliriz.

Planlı ve Düzenli Çalışma: Son dakikaya bırakılan çalışmalar kaygıyı artırır. Zamanı verimli kullanarak düzenli tekrarlar yapmak, bilgiye hakimiyeti artırır.

Olumlu Düşünme: Başarısızlık senaryoları yerine olumlu düşünceler geliştirmek motivasyonu artırır.

Rahatlama Teknikleri: Derin nefes alma, meditasyon ve egzersiz gibi teknikler stres seviyesini düşürmeye yardımcı olur. Yapılan araştırmalar, düzenli meditasyonun stres seviyelerini azalttığını ve bilişsel esnekliği artırdığını göstermektedir (Tang, Hölzel & Posner, 2015).

Gerçekçi Hedefler Koymak: Kendine aşırı yüklenmek yerine ulaşılabilir hedefler belirlemek kaygıyı azaltır.

Ancak bazen bu kaygıyla tek başına başa çıkmaya çalışmak zorlayıcı olabilir. Bu noktada profesyonel destek almak faydalı olabilir. Kaygıyı yönetmek, sadece akademik başarıyı değil, genel yaşam kalitesini de artırır. Unutmayalım, başarı sadece sonuçlarla değil, süreci nasıl yönettiğimizle de ilgilidir!

Psikolojiye dair başka bir yazımda görüşmek dileğiyle..