Vajinismus, cinsel birleşme öncesinde bilinçaltından kaynaklanan bir takım sebeplerden ötürü kişinin iradesinden tamamen bağımsız olarak vajinal kasların istemsizce kasılması ve koitusun (cinsel birleşme) imkansız hale gelmesidir. Dünyada her 10 kadından ikisinde görülen cinsel bir problemdir. Ülkemizde görülme sıklığı bölgeden bölgeye değişebilir. Ayrıca eğitim yılı ve sosyoekonomik düzeyleri yüksek kadınlar arasında daha sık görüldüğü bildirilmiştir.
Vajinismus daha çok cinselliğe yüklediğimiz anlamlar ve kültürel baskılar nedeniyle yaşanan bir problemdir. Bizim toplumumuzda ortalama evlilik yaşına kadar kadınlar toplumsal anlamda çok çeşitli baskılara maruz kalıyorlar. İlk cinsel ilişkiyi gerdek gecesi olarak adlandırıp çeşitli anlamlar yükleniyor. Bununla beraber abartılmış ilk gece ve doğum hikayeleri anlatılan gençlerde evlilik öncesi ciddi bir korku meydana geliyor. Belli bir yaşa kadar hiçbir cinsel eğitim almamış, cinsellikle ilgili bilgisi olmayan kişinin bu tarz yanlış bilgilerle yanıltılması sonucu da kadın kendini cinsel ilişkiden uzak tutmaya çalışıyor. Evlenene kadar kimseyle bir şey yaşamaması, kendini erkeklerden koruması öğretilen kadınların evlendikten sonra eşini cinsel anlamda memnun etmesi bekleniyor. Ancak ortalama evlilik yaşının 24 olduğunu düşünürsek 20 yılı aşkın bir sürede namus, bekaret, gerdek gecesine dair öğrenilen bu yanlış bilgilerin evlilikten hemen önce değişmesini beklemek pek de gerçekçi bir düşünce değildir. Çünkü yıllarca öğretilen yanlış bilgiler bu kadar kısa bir zaman içerisinde değişemez. Ve bilinçaltında oluşan canım çok yanacak korkusu, kendini koruma iç güdüsü ile sebepler kadının kasılmasına ve kendini geri çekmesine sebep olabilir. Bu durum bazen kadının eşini istemediği, kendini naza çektiği gibi gerçekçi olmayan düşüncelere sebep oluyor. Ancak yine belirtmekte fayda görüyorum ki bu istem dışı bir durumdur.
Evlilik yaşamı her iki taraf içinde yeni bir hayat düzeni anlamına gelir. Kişilerin aynı evin içinde birbirlerine alışması ve tanıması için zamana ihtiyaçları vardır. Çiftler bu zamanı birbirlerine tanımalıdırlar. Ancak bütün denemelere rağmen hala kasılmalar devam ediyorsa bir uzmana başvurmak gerekir. Çünkü Evliliğin temel taşlarından birisi olan cinselliğin yaşanamaması çiftler arasında çeşitli problemlere yol açacaktır. Ayrıca evliliğin cinsel birleşme ile tamamlandığı gerçeği de vajinimus için çözümü zorunlu hale getirmektedir. Ve zaman geçtikçe problemler ciddi boyutlara ulaşabilir. Erkek istenilmediğini düşünebilir, kadın kendini yetersiz hissedebilir, kişiler karşı tarafa kendisini doğru ifade edemeyebilir. Üstüne bir de aile ve çevre baskısı eklendiğinde durum içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Tüm bunlarla baş etmek her iki taraf içinde oldukça zorlayıcı bir süreçtir. Kişiler çeşitli çözüm yolları ararlar. Vajinismus tedavisinde çeşitli medikal tedavi yöntemleri yer almaktadır. Fakat medikal tedaviler daha mekanik baktığı için her hastada bu yöntemler işe yaramıyor. Bazı hastalar ise alkol, sakinleştiri ve uyku ilaçları alma, hacı hocalara başvurma gibi geleneksel yöntemlere başvurabiliyor. Ancak tüm bu girişimler çözüme ulaştırmayacaktır. Bizim önerdiğimiz daha işlevsel bir tedai yöntemi ise cinsel terapilerdir. Cinsel terapide her hasta biricik olarak ele alınır, kişiye özel tedavi planı uygulanır ve uzmanın kullandığı özel yöntem ve tekniklerle problem kısa bir sürede çözüme ulaştırılır. Ayrıca tedavide problem yalnızca kadının sorunu olarak ele alınmaz. Aksine çiftin ortak problemi olarak ele alınır ve tedavi sürecinde eşin desteğini hissetmek kadının motivasyonu açısından önemli olduğundan eş sürece dahil edilir. Yani sevgili Okurum, Vajinismusun tedavisi mümkündür. Ve vajinismus kaderiniz değildir.